İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, kendisine yönelik hakaret ve tehdit ifadeleri kullanan Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım'a Sinan Ateş'in vurulduğu yerde yanıt verdi.
Category
🗞
HaberlerDöküm
00:00Burada herhangi bir kimseye cevap vermek için bulunmuyorum.
00:07Çünkü her ahlaksızlığa cevap verirsem, her ahlaksıza cevap
00:14verirsem o zaman ahlaksızlığa paye vermiş olurum. Siyasi
00:22muhataplarım bellidir. Dolayısıyla mütekabiliyet
00:26sınırında kalarak onlara cevap vermeyi demokrasinin şahsıma
00:33yüklediği bir sorumluluk olarak addediyorum. Neden bu basın
00:38toplantısını yapıyorum? Madem ki ahlaksızlara cevap
00:40vermeyeceğim. Sorumlulukları olanlara sorumluluklarını
00:45hatırlatmak üzere buradayım. Onun için bu açıklamayı
00:49yapıyorum. Peki neden buradayım? Biliyorsunuz bir
00:55tehditle karşı karşıya bırakıldım. Adresimi
00:59bilemeyebilirler. Beni sağda solda aramalara aramalarına
01:05ihtiyaç bırakmaksızın onların en iyi bildikleri yerde bu basın
01:12toplantısını gerçekleştiriyordum. Bir
01:17tehditle hakaretin muhatabı olduğum üzerinden tam on altı
01:24saat geçti. Ben Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grubu
01:30bulunan bir siyasi partinin genel başkanıyım. Dolayısıyla
01:35bir hakaretim ve tehdidin muhatabı olduğumda bu hakaret
01:42ve tehdide karşı durumdan vazife çıkarması icap eden
01:47kurumlar bulunmaktadır. Bunların başında Cumhurbaşkanı
01:53gelmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
01:56gelmektedir. Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı gelmektedir.
02:03Üzerinden on altı saat geçmiş olmasına rağmen şu ana kadar bu
02:09bahsettiğim kişiler tarafından yapılmış herhangi bir işlem
02:14atılmış herhangi bir adım yoktur. Sayın Cumhurbaşkanı
02:20Sayın Meclis Başkanı Sayın Adalet ve İçişleri Bakanı bir
02:25siyasi partinin genel başkanı tehditleri muhatabı olduğunda
02:30acaba nerededirler? Bir tweetten bir televizyon programındaki
02:38dil süçmesinden bir köşe yazısından insanları sabaha
02:44karşı evinden alarak ters kelepçeye vurarak karakola
02:49götüren savcılığa götüren bu sorumlular acaba bugün neden
02:55vaziyet almamaktadırlar? Bunun cevaplanmasını istiyorum. Ve
03:00bu vesileyle de kendilerini görevlerini doğru bir biçimde
03:05yapmaya davet ediyorum. Korkuyorlar mı? Sayın
03:10Cumhurbaşkanı, Sayın Adalet Bakanı, Sayın Meclis Başkanı
03:14korkuyorlar mı? Korkuyorlarsa kimden korkuyorlar? Bu
03:19katillerin, bu tehditkarların hamilerinden mi çekiniyorlar? Bu
03:24soruların cevap bulmasını istiyorum. Ben bir anayasal
03:29hakkı kullanıyorum. Siyaset yapmak bir anayasal haktır.
03:35Partimize mensup arkadaşlarım da aynı haktan yararlanarak
03:40siyaset yapıyorlar. Bu tehditler sıradan tehditler
03:45değil. Bu suçlar sıradan adi suçlar değil. Anayasanın bana
03:51tanıdığı bir hakkın gasbi için uğraşıyorlar. Dolayısıyla bu
03:56hak gasbına bu devleti yönetenlerin seyirci kalması asla
04:02kabul edilebilir değildir. Yoksa öyle bir düzenden
04:07geçiyoruz ki bazı insanların suç işleme imtiyazları mı
04:11vardır? Ya da bazı insanların başkalarını suça azmettirme
04:19özgürlükleri mi vardır? Bu kayıtsızlık bu sessizlik
04:25nereden kaynaklanmalıdır? Acaba arkasında suç işleyenlerin
04:31cezasız kalmasını temin etmeye bir takım adımlar atan bunu
04:37temin etmeyi sağlayan cezasızlığı bu ülkede genel
04:42geçen kural haline getirenler mi bu ortamı sağlamaktadır? Bu
04:47sorular da cevap bulmalıdır. Can ve mal güvenliğimiz Türkiye
04:53Büyük Millet Meclisi'ndeki sıfatlarımızdan kaynaklanmıyor.
04:57Can ve mal güvenliğimiz vatandaşlık haklarımızdan
05:01kaynaklanıyor. Bu devleti yönetenler vatandaşın can ve
05:06mal güvenliğini temin etmek mecburiyetindedirler.
05:10Özgürlüklerini korumak mecburiyetindedirler. Şimdi
05:14buradan söylüyorum. Bu şahsıma yöneltilmiş saldırılar ne zaman
05:20başlamıştır? Her şeyin miladı yirmi iki Ekim'dir. Abdullah
05:27Öcalan'a Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kürsüde söz hakkı
05:33verilmesinin talep edildiği noktada İYİ Parti Genel
05:37Başkanı olarak ona karşı duruşumdan kaynaklı bir ııı
05:42saldırının bir tehdidi muhatabı olmuş durumdayım. Yani Abdullah
05:49Öcalan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gelecek, konuşacak,
05:54ona umut hakkı vadedilecek ve hatta affedilebilmesinin
06:00zemini hazırlanacak ama Musavvat Dervişoğlu Ankara'nın
06:05sokaklarında gezemeyecek. Öyle mi? Havarızı alırsınız.
06:12Yaratmak istedikleri Türkiye yüzyılı bu mu acaba? Türkiye'yi
06:18nereye sürüklemek istiyorlar? Biz siyaset sahnesine çıktığımız
06:24andan itibaren hep konuşan Türkiye çağrısı yaptık. Her
06:30fırsatta demokrasi çağrısı yaptık. Her fırsatta
06:35cumhuriyetin ve onun değerlerinin savunulması
06:39gerektiğinin altını çizerek düşüncelerimizi milletimizle
06:44paylaştık. Hayalimiz olan konuşan Türkiye'de
06:48vatandaşlarını susturmak isteyen bir devlet yönetimi
06:52anlayışıyla karşı karşıya bırakılıyoruz. Dolayısıyla biz
06:57bir taraftan konuşan Türkiye isterken bir taraftan demokrasi
07:02isterken cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkarken
07:06bazıları bu ülkede istibdat rejiminin inşasına zemin
07:13teşkil edebilecek adımlar atmaya kalkışıyorlar. Devletin
07:18tüm unsurlarını devletin tüm kurumlarını çıkmış oldukları bu
07:25kötü yolculuktan geri dönmeye davet ediyorum. Demokrasi
07:31çağrısını da tekrarlıyorum. Bakın altını çizerek ifade
07:37ediyorum. Biz Milliyetçi Hareket Partisi'nin karşı
07:43karşıya bulunduğu zafiyetten beslenmek niyetinde olan bir
07:48siyasi parti değiliz. Biz Türkiye'de merkez siyasetin
07:53inşa edilebilmesi, cumhuriyetin değerlerinin korunabilmesi,
07:57hakkın, hukukun, adaletin temin ve tesis edilmesi için siyaset
08:03yapıyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi herhangi bir alana
08:08talip olmadığı için iktidar istemediği için iktidara
08:13payanda olmakla olmakla yetindiği için neresinden
08:17bakarsanız bakın bizim siyasi rakibimiz ve muhatabımız bile
08:23değildir. Kendilerini bugün karşı karşıya bulundukları
08:28panik halinden uyanmaya davet ediyorum. Burada her zaman
08:35söylüyorum. Ben siyasi yolculuğuma başladığım andan
08:40itibaren hep adalet peşinde koştum sayın basın mensupları.
08:45Dolayısıyla benim hakkımın hukukumun çiğnenmesi şahsımın
08:51tehdit edilmesi hiç umurumda değildir. Ben Türkiye
08:57Cumhuriyeti Devleti vatandaşlarının hak ve hukukunu
09:01sonuna kadar savunmaya devam edeceğimi cumhuriyetin
09:05değerlerine milletimizin birliğine üniter devlet
09:10yapımıza halel getirecek her adıma bu dün olduğu gibi bugün
09:15de yarın da karşı çıkacağıma milletime söz veriyorum. Bunun
09:20sözünü bir taahhüt olarak kabul etmesini istiyorum
09:24milletimin. Ayrıca bu cüret nereden kaynaklanmaktadır? Bu
09:31cüreti nereden bulmaktadırlar? Nereden beslenmektedirler? Bu
09:39sistem bu ucube rejim bu tek adamlık anlayışı eğer
09:44tetikçileri içeri yollayıp azmet azmettiricileri sokakta
09:50gezdiriyorsa yazıklar olsun böyle adalet nizamına. Şimdi
09:57devletin memurları tarafından korunuyorum. Buraya gelirken de
10:04yine İçişleri Vakalı'nın tarafıma tahsis ettiği polis
10:11memuru arkadaşlarımızla birlikte geldim. Siz
10:16vatandaşın hakkını savunamayacaksanız hukukunu
10:20savunamayacaksanız bir genel başkanın siyaset yapma hakkını
10:26savunmaktan aciz duruma şayet düşürüldüyseniz o zaman bana
10:32yapacak tek şey kalıyor o da vatandaş gibi yaşamak. İçişleri
10:38Vakalı'na buradan sesleniyorum. Bana tahsis edilmiş koruma
10:43polislerini derhal geri çekin. Ben hiç kimseden korkmuyorum.
10:48Ben bu ülkenin hakkını ve hukukunu savunuyorum. Bu
10:53milletin geleceğini savunuyorum. O sebeple
10:56diyorum ki sizin bana gönderdiğiniz korumalara
11:00ihtiyacım yok. Şehit analarının duaları bana yeter de
11:05artar diyorum.
11:13Şeyi tekrardan anlatayım bakın. Bu yirmi iki Ekim tarihinden
11:21itibaren hem partimize hem şahsımıza yönelik tehditler ve
11:28saldırılar artmıştır. Bunun arkasında olan şey Türkiye'nin
11:34geleceğinin hilafına yapılmış atılmış adımlara karşı tek
11:40milli cephenin İYİ Parti olarak gösterilmesidir. O sebeple
11:46bizi yıldırmak istiyorlar. Bizi korkutmak istiyorlar. Biz ilk
11:52kez tehditle saldırıyla karşılaşmadık. Burada bulunan
11:55arkadaşlarımız bilirler. Defalarca saldırıya uğradık.
11:59Defalarca yolumuzdan döndürülmeye çalışıldık. Ama
12:05hiçbirimiz teslim olmadık. Çünkü biz kahrolsun istibdat.
12:10Yaşasın hürriyet diye yola çıkmış ve demokrasi
12:14mücadelesinden zerre taviz vermeyerek Türk milletinin
12:19geleceğine dair söylenmesi icap eden ne varsa onu söylemeye
12:25devam ederek bu yolculuğumuzu sürdürdük. Bu bundan sonra da
12:30böyle olacaktır. Hayal ettikleri yeni Türkiye
12:35Türkiye yüzyılı eğer istibdat içerisinde yaşayan bir gelecek
12:41hayaliyle teşekkül ettirildiyse buradan tekraren ifade
12:47ediyorum. Açık ve net olarak da söylüyorum. Türkiye'de
12:53istibdata asla geçit vermeyeceğiz ve yolculuğumuzu
12:57adalet için, hürriyet için, eşitlik için sürdürmeye devam
13:03edeceğiz. Katılımlarınız için her birinize teşekkür ediyor,
13:07saygılarımı sunuyorum.