Category
🗞
HaberlerDöküm
00:0031. Ulusal Adana Altın Koza Film Festivali için Adana'dayız.
00:04Yeni Şafak Solarken adlı filmin yönetmeni Gürcan Keltek ve başrol oyuncusu Cem Yiğit Üzümoğlu ile keyifli bir röportaj yaptık.
00:13Buyurun izleyelim.
00:14Geldi en önünüze senaryo. Gördünüz. Ne hissettiniz o an?
00:19Çok korktum. Hakikaten çok korktum.
00:21Çünkü bir de yani bu mental durumlar benim kendimde alışık olmadığım şeyler, bilmediğim şeyler.
00:31Yani bir insanı sevmek ne demek bilirsin, acı duymak ne demek bilirsin ama bir sanrının içerisinde olmak ne demek eğer onu deneyimlememişsen bilmen çok zor.
00:44O yüzden ben biraz zaten hazırlık sürecinde sağ olsun Gürcan müthiş yardımcı oldu bana.
00:53Yani Gürcan böyle elimden tuttu, beni her anlamda yönlendirdi.
00:59Kimi zaman da kaybolmama izin verdi ama ben kendi adıma bayağı korkmuştum.
01:04Bayağı korkmuştum yani ben şimdi sonuçta burada klinik bir durum var ya
01:10ama biz bu klinik durumun belgeselini yapmaya çalışmıyoruz.
01:13Hani mesele burada.
01:14Biz bu klinik durumun sebebi ya da sonucu olan şeyleri yaratmaya, onları anlamaya, onları göstermeye çalışıyoruz.
01:24O yüzden aslında birazcık bir de Gürcan'ın senaryosu başka, sette bambaşka.
01:30Filmi gördüğümde ben şimdi 3-4 yıl sonra filmi seyrediyorum. Ben hiç seyretmedim filmi.
01:35Böyle bir anda bambaşka bir şey gördüm.
01:37Yani bu hani kötü anlamda değil, aksine iyi anlamda.
01:40O yüzden de başta benim için biraz korkutucu oldu ama gördüğüm şeyi de bir o kadar beğendim filmi yani.
01:49Kendinizi...
01:50Kendimi tenzih ederek söylüyorum.
01:51Peki hani gördünüz ve zor rolü karşınızda hissettiğinizde ya olmuş ya da...
02:02Dürüstçe konuşabilir miyim?
02:03Tabii ki.
02:04Kendimi...
02:05Yani ben kendimi normalde seyrederken biraz zorlanırım.
02:08O yüzden zaten beğenmek üzerine değil de hani teknik ne hatalar yapmışım, neyi yanlış yapmışım.
02:14Özellikle dizi, film gibi daha sürekli olan işlerde diyeyim.
02:19Hani benim için bir mühendislik bu oyunculuk çünkü.
02:22Hani burada ne teknik problemlerim var, nelerde hata yapmışım diye bakarım ve seyrederim tabii ki.
02:27Ama kendimi beğenmem tabii ki yani.
02:30Burada da nitekim kendimi beğenmedim.
02:33Ama kafam karıştı kendimi seyrederken.
02:37Çünkü şey oldum.
02:38Şimdi böyle hani güvendiğim insanlarla da konuşuyorum, onu soruyorum.
02:42Acaba diyorum hani çok duygusuz muydum?
02:45Acaba çok duygusuz mu görünüyordum?
02:47Acaba bu işe mi yarıyordu?
02:49Acaba Gürcan bunu gördü ve bunun mu böyle olmasını istedi?
02:53Şimdi oynarken insan başka bir şeyi düşünüyor, başka bir şeyi hayal ediyor.
02:57Hani biz şey konusunda bu ilacın yaratmış olduğu o ekspresif hali ortadan kaldırmayı zaten konuşmuştuk.
03:07Hani bu planladığımız bir şeydi.
03:09Ama ben diyorum ki kendi kendime, ya acaba çok mu oldu?
03:13Hani yeterince?
03:14Bir sefer çünkü şöyle bir şey oluyor.
03:16Biz filmi duyularımızla algılıyoruz.
03:18Çünkü karakterin duyularıyla algıladığı şeyleri biz de görüyoruz.
03:23Zaten o dünyanın olmadığına inandığımız bir dünyanın belgeselliği ancak bu şekilde gerçek olabiliyor.
03:30Kurmacadan ayıran tarafı o bence.
03:32Hala belgesel tarafı o.
03:34E duyularımızla algılıyoruz.
03:35E şimdi bu çocuk da duyularıyla algılıyor.
03:37Biz bunu görüyoruz ama ne hissettiğini bilmiyoruz.
03:40Yani iki tane, üç tane sahne var.
03:43Ne hissettiğine dair bir özdeşlik kurabildiğimiz, bir bağ kurabildiğimiz.
03:48Ama onun dışında ben kendimi seyrederken ne hissettiğimi anlamadım mesela.
03:53Hani bu bir yandan iyi bir şey.
03:55Aslında iyi bir şey.
03:56Evet, belki de iyi bir şey.
03:57Ama bir yandan da acaba kötü, ben acaba bunun sınırlarını biraz kaçırdım mı diye düşündüm.
04:02Sadece şu konuda en azından kendime böyle bu sabah, hakikaten filmi sürekli düşünüp duruyorum.
04:09Gürcan'a da onu söyledim.
04:10Müthiş bir film yapmışsın.
04:13Sen yaptın, sen benim dostumsun, yönetmenimsin, arkadaşımsın.
04:17Ben de oynadığım için söylemiyorum.
04:18Benim kafama kazındı bu film.
04:21Ve böyle bazı anlar gitmiyor yani gözümün önünden.
04:24Onu düşünüyorum hala.
04:25En azından tutarlı bir şey yapmışım.
04:27Yani en azından böyle bir yanda meseleyi aşırı dramatikleştirecek bir şeyi, aşırı realize edecek naturalist bir oyunculuk anlayışından farklı bir şey yapmışım.
04:39Hiç değilse orada böyle neredeyse garip olmaya yakın duran bir telaffuzsuzluk var.
04:46Yani ekspresyon olarak yani.
04:49O yüzden kendimi beğendiğimi söylemeyeceğim.
04:52Ama en azından tutarlı bir iş yaptığım için bu konuda da kendime kızmayacağım.
04:58Hiç değilse böylesi zor bir rolde böyle bir şeyi tutarlı yaptın bu bile bir şeydir dedim yani.
05:07Çok önemli, çok güçlü bir kadrosu var.
05:11Aile algarını tuttuğunda Susamlı kardeşi olarak birçok önemli bir oyuncu var.
05:17Onlarla çalışmanın durumu üzerinde bir soru sorayım.
05:22Nasıl bir set paylaşımı vardı?
05:25Çok güzeldi, çok güzeldi.
05:27Yani Allah rahmet eylesin aile algarına çalışmak yani hani kimin aklına gelebilirdi ki yani?
05:36Bana deseler ki aile algarınla beraber sahne oynayacaksın, seni öpecek, sana dokunacak.
05:42Sana hiç asla bir oyuncu olarak belki bir araya getirip de o anlamları yaratamayacağın duygularla sana bakacak.
05:50Orada kendi ustalığıyla, kendi o avangard hayatıyla, her şeyiyle yani bu zamana kadar yapmış olduğu bütün kariyerle.
05:59Benim için aile algarınla bir tane sahne paylaşmak, onun sahnesinde yer almak benim için onur, onur yani.
06:07Susam'la da öyle.
06:09Yani nasıl bir insan, nasıl bir sanatçı kimliği var ki her yaptığı iş bu kadar iyi olur mu insanın?
06:18Hakikaten öyle yani.
06:20Her yaptığı işte o böyle örnek oluyor bana.
06:24Onun rahatlığı, onun hem korkan ama pervasız hali, cesareti, atılganlığı.
06:33Hadsizce bir yerden değil, kimseye düşmez zaten onu eleştirmek ama
06:38onun o böyle özverili ve genç ruhlu hali bana müthiş örnek oluyor yani.
06:45Benim için çok güzeldi, çok güzeldi set.
06:48Sadece oyuncu değil, Gürcan'la beraber çalışmak da müthiş bir şeydi yani.
06:53Hani bu kadar özgür olabilir insan, bu kadar kolektif üretime inanabilirdi bir yönetmen.
06:59Çünkü çalışıyor insan bazı yönetmenlerle.
07:04İşte kimisi değil, pek çoğu öyle olmuyor.
07:09Yani pek çoğu ya ben bunu böyle hayal ettim kendince haklı bir yerden diyor ki
07:13ya ben buna beş yılımı ayırdım, beş yıldır ben bu işe çalışıyorum.
07:16Yani sen şimdi bunu değiştiremezsin diyor istemsizce.
07:19O zaman da hani şey oluyorsun, tamam ben şimdi yine kuklayayım diyorum ben kendime.
07:26Tamam ben kuklayayım, ben bir barbi bebeğim, beni oynatacak ben de oynayacağım.
07:30Tamam ben de o zaman öyle bir teknikle oynuyorum.
07:33Ama burada öyle bir şey değil yani.
07:35Bir başlıyoruz çekime 25 dakika gerille usulü metroda çekim yapıyoruz.
07:39Hani hangi kurmacada böyle bir şey yapabilirsin ki?
07:44Neyini kurabilirsin ki 35 dakikanın?
07:47Karaköy'ün bilmem ne hanlarında geziniyorsun?
07:50Yani hani çok güzeldi o anlamda.
07:55Tiyatro, sinema, dizi hepsinde üretim veren bir tırnak içinde söylüyorum.
08:04Genç sanatçısınız.
08:05Böyle üç disiplini de yan yana koyduğunuzda kendinizi özgür hissettiğiniz alan diyebiliriz.
08:13Daha keyif alan aldığınız alan diyebiliriz.
08:16Bu üçü arasında sizi en çok mutlu eden disiplin hangisi?
08:21Sanırım yani buna hemen cevap verebileceğim.
08:24Çünkü az evvel söylediğim cümle de aslında bunu özetliyor.
08:28Sanırım mesele disiplin değil de mesele kimle beraber çalıştığın.
08:34Yani tiyatroda da dizide de filmde de saygı, sevgi ve özgürlük ilişkisi olmadığı sürece
08:44yani biz yaratıcı değil de icraatçı olduğumuz zaman benim için sıkıntı başlıyor.
08:53Orada özgürlük ketleniyor.
08:56Bu her departman için geçerli.
08:58Aktörlük müessesesi için de geçerli.
09:01Bir de kırılgan bir meslek.
09:03Sen hani bütün biosunla iş yapıyorsun.
09:06Hani her şeyin orada.
09:08İnsanın o anlamda özgür, yırtık, böyle vahşi hissetmesi önemli.
09:13Tabi her işte olacak bir şey değil ama o yüzden yani benim için tiyatro zaten o ayrı bir şey.
09:19Yani hani benim için tiyatro orası hayatın benim adına durduğu yer yani.
09:26Hani bu zamana kadar vermiş olduğum ödünü de buraya koyarak söyleyebiliyorum bunu.
09:32Ölmeyi istediğim yer olarak da söylüyorum bunu.
09:36Ama sinemaya da diziye de tiyatroya da aynı saygıyı gösteriyorum tabii ki.
09:42Ama işte burada beraber çalıştığın kişi önemli oluyor.
09:44Eğer yönetmen kısıtlayıcı bir yönetmense, yönetmen ben dediğim dedik bir adamım
09:49ve ben böyle olmasını istiyorum diyorsa o zaman sen bir oyuncu olmuyorsun.
09:54Sen bir kukla oluyorsun.
09:55O zaman da tamam yani ben de bir şeyler katabilirim ama benim kadar başkaları da katabilir.
10:02Hani beni özgün kılacak ya da bu karakteri benimle özgünleştirecek şey ben olmamış oluyorum.
10:08Beni oynamayan bir adamın fikirleri, bir kadının fikirleri oluyor.
10:12Bu da bana biraz şey geliyor yani hastalıklı bir düşünce gibi geliyor.
10:15Ya hiç değilse yani 21. yüzyılın sanatını icra ederken bunları yapmayalım istiyorum.
10:22Ama işte farklı oluyor.
10:24Ama işte böyle Gürcan gibi özgür, müthiş yönetmenlerle de tanışıyor insan şans eseri.
10:31Ben acayip mutluyum yani.
10:34Acayip mutluyum yani.
10:36İlk soruya hemen başlayayım.
10:38Çok klişe ama en azından filmi tanımamız için önemli bir soru.
10:42Bu filmin esin kaynağı ne oldu diye bir rizkaha geçelim.
10:46Aslında başlangıç noktası bir belgesel filmdi.
10:51Ben bir psikotik atağın 72 saati üzerine bir film yapmak istiyordum.
10:55Sonra proje ilerledikçe bunu bir kurmancayla daha iyi anlatabileceğimi düşündüm.
11:02Çünkü filmin biraz saykodelik bir tonu olsun istiyordum.
11:06Ve o belgeselden bir şekilde kendi kendine projeyi geliştirirken ve finanse ederken
11:13kurmacaya döndü.
11:15Bir de oyuncularla çalışmak istedim ve bir oyuncunun üst bakışı gerekiyordu
11:18bu karakteri anlatmak için.
11:20O yüzden aslında çıkış noktası tamamen belgesel bir filmden oldu.
11:23Ve biz aslında senaryoyu da yine o belgesel filmde kurduğumuz omurgadan faydalandık.
11:28Ama sonuçta vardığı yer bambaşka bir yer oldu.
11:34Peki, belki sonlarında soracağım soruyu.
11:36Hazır ilk soruda siz de biraz anlattığınız için sorabilirim.
11:41Belgesel sinemacısı Ceyda'nın bugüne kadar, bu filmin ilk siniri uzun metraj mıydı?
11:49Belgesel deneyimi ve uzun metraj deneyimini böyle yan yana koyduğunuzda hangisi sizin
11:55için daha keyif verici bir deneyim oldu?
11:59Uzun metraj mı, belgesel mi?
12:00İkinci uzun metrajım, belgesel de birinci uzun metrajım Meteorlar'dı.
12:05Belgesel çok özgür ve olanakları, dil olanakları çok sınırsız bir format.
12:13Çok seviyorum onu.
12:14Hani güncel sanattan tutun da aslında böyle güncel siyasete kadar ya da sosyal olaylara
12:20kadar her şeyin filmini belgeselle yapabilirsiniz.
12:23Artı olarak yapım süreci de çok şahsi ve yakın arkadaşlarıyla çözebileceğiniz
12:29bir şey de olduğu için ben o özgürlüğü ve hareket alanını çok seviyorum.
12:33Çünkü kurmacada mesela bizim bu filmi finanse etmemiz 3-4 yılımızı aldı ve bir bekleme
12:40süresi çok fazla, çok denklemli ve çalışma koşulları da belgeselle yakınlıkları
12:48olsa da aslında birazcık daha çetrefilli ve daha çok denklemli.
12:54Benim için her zaman belgesel bir kenarda ama belgeselde de başka duvarlara toslama
13:00durumunuz oluyor Türkiye'de.
13:02Her aklınıza gelen konunun filmini yapamıyorsunuz ya da yaparken bütün o güncel siyaset ya
13:09da böyle ideolojik noktalar her zaman sizin hareket alanınızı etkiliyor.
13:17O anlamda bir hikayeyi kurmacayla anlatmakla belgeselle anlatmak arasında benim için
13:22çok bir fark yok ama bu filmde belgesel gibi çektim filmini ama kurmaca film fikriyle
13:31de çok eğlendim ve çok zevk aldım bundan.
13:34Tabi ki teknik anlamda belgesel benim için her zaman bir tarafta ama kurmacanın da
13:40keyfi oyuncularla, iyi oyuncularla çalışmanın keyfi de bambaşka.
13:44Onlara yüklen, o sırtınızı yaslamanın yani o yüzden benim için yeni bir alan oldu.
13:49Biraz özgürlük alanı açmış da diyebilirim.
13:53Tabi tabi öyle, öyle öyle çünkü belgeselde dediğim gibi bir gerçekle bir ilişki hep
14:00oluyor ama diğerinde bir dramaturji ile birlikte bambaşka alanlara da şey yapıyorsunuz.
14:09İkisi benim için aslında aynı çünkü sinemanın dili ve yani resimlerle bir hikaye anlatmak
14:19sonuçta ikisi de belgeselden gelen biri olarak kurmaca fikriyle oynamak benim çok
14:29hoşuma gitti.
14:30Öyle söyleyebilirim.
14:32Peki şimdi filmin başında söyleyelim diye bir şeyle tanışıyoruz, bir ses duyuyoruz,
14:40karakter, o sırada bir rehber konuşuyor yan tarafta, onu duyuyor.
14:50Sonra kuşlar maharetiyle senaryonun hristiyanlıkla, islamiyetle böyle bir hemhal oluyor böyle
14:58bir şekilde.
15:00Bir yerde bir camiyi ters görüyoruz, Hakkın İslam'da rüyası ters duruyor.
15:06Böyle biraz dinlerle karşı oynama mı var, nedir bizim buradan almak?
15:15Aslında filmdeki din, dinin bizim güncel siyasette tartıştığımız dinle şöyle alakası
15:22yok.
15:24Mental bir çözülme yaşıyorsanız o beraberinde bir sosyal izolasyona bir yalnızlığı getiriyor
15:32ve çok orada akut bir değişiklik yaşanıyor.
15:37Öyle olunca da bu tarz dönemlerden geçen insanlar ya da bu rahatsızlığı yaşayan
15:42insanlar zaman zaman her seferinde değil ama en azından bizim hikayede de, benim de
15:47gündelik hayatta çok tanık olduğum bir şey bu, belli inanç sistemlerine dönüyorlar.
15:52Yani başka hissettiği şeyleri, o beyin kimyasallarının değişmesiyle yaşadığı
15:57hissettiği şeylerin bir nedene bağlama, bütün bunların boşuna olup olmadığını
16:03sorgulama süreci içerisinde belli inanç modellerini geçebiliyorlar ya da kutsal
16:09kitapları okuyabiliyorlar.
16:11Bizim ülkenin şeyinde de böyle bir Allah'a sığınma ve ondan bir medet olma, o yüzden
16:18de bunu anlamlandırmaya çalışma durumu hep oluyor.
16:22Bu filmin hazırlık sürecinde de ben bunu çok gördüm ve buna çok tanık oldum.
16:26Ama bizim filmde özel olarak da İstanbul'un o dikey, ruhani yapıtları, mimari eserleri
16:37titiklenmeye yol açıyor karakterde ve kendince zihni bir yalan, bir rüya, bir sebep kuruyor.
16:46O yüzden benim için İstanbul'un o böyle çok katmanlı, tektonik böyle pagan inanışlardan
16:53tutun da Osmanlı'yla birlikte Müslümanlığın geldiği bütün o mimari etkiye kadar böyle
16:59bir hikayede bunu kullanmak için benim için çok uygundu.
17:03O yüzden din aslında kişinin kendisini grandiöz hissetmesiyle ve o anlamda yaşadığı
17:11evrenin ortasına koymasıyla çok alakalı.
17:14O yüzden de inanç sistemlerinin, buna Müslümanlık da dahil, o inanç aygıtlarının içine
17:21çok girmiyor.
17:22Gerçekten en naif haliyle çok böyle Allah'tan medet umuyor, ona sığınıyor ve bir sebep
17:30arıyor.
17:32Oysa geldiği hayat böyle bir sanatçı, genç bir sanatçı ve böyle kendine göre bohem
17:38bir yaşantıdan geliyor.
17:40O inanç sistemine çok uzak ama herkes ve her şey onu bıraktı, yalnız bıraktığı için
17:45o da acaba buradan bir şey olur mu, bana bir işaret gelir mi diye şey yapıyor ama
17:53Eyüp Sultan sahnesinde duyduğumuz üzere de aslında oradan da bir cevap alamıyor.
17:58Yani zaman zaman dünyası terse dönüyor karakterin, bu filmin başında da var.
18:05Ne zaman bir atak hissetse ya da grandioz bir duyguya kapılsa aslında bütün dünya
18:13ters dönüyor.
18:14O yüzden Eyüp Sultan'dan çıkıp o duada insanlar namaz kılarken orayı terk edip
18:20mezarlarda bazı sesler duyduğunu hissetmesi aslında tamamen bununla da ilgili.
18:25Tabi din deyince biz hisler istemez, böyle güncel siyaset böyle te çarpıyorsunuz.
18:31Çünkü onun içindeyiz ve o inanç sistemi hep böyle bir ülkenin kendi hizip noktalarıyla
18:37hep alakalı oluyor.
18:39Ama benim için o olan filmde hiç yoktu.
18:42Ben çok naif bir yerden aslında başına gelenleri amlanlandırması anlamında bunu
18:47kullanmıştım.
18:49Peki film dört bölümden oluşuyor değil mi?
18:52Yanlış not almadıysam.
18:53Duru Görü emanet eden alametler ve rüya silahları.
18:57Evet.
18:58Biraz böyle senaryonun derinine inmeye çalışırsak bu dört bölümün biraz böyle
19:05kısaca açılma şansları var mı?
19:09Duru Görü aslında filmin başında filmde karakterin gezdiği mekanlarla, o mekanların
19:18hafızalarıyla ve ruhlarıyla kurduğu ilişki üzerine ama aynı zamanda kendi ailesiyle
19:25ve yakın çevresiyle kaybettiği o yakınlık ve bağlantı üzerine de emanet beden aslında
19:37karakterini o grandioze hissetmeye başladığı ama bizim bedensel olarak da, ruh olarak
19:44da aslında ailemize, bize yakın olan insanlara ve en yakın sosyal çevremize emanet olduğumuza
19:52ilişkin bir imada bulunan bir bölüm.
19:56Rüya Silahı doktorla hemen buluştuktan sonra aslında zihninin kafasında bir senaryo
20:04ve bir hikaye örmeye başladığına ilişkin bir imada bulunan bir bölüm ve yavaş yavaş
20:12karakterin hafiften kontrolden çıkmaya başladığı bir bölüm, kendini o Fatih sokaklarına
20:16atıp alametler de, gördüğü bütün işaretleri kafasındaki o garip, bozuk senaryo içerisinde,
20:25hikaye içerisinde kendini konumlandırdığı o grandioz noktayla ilgili, o gördüğü
20:30her şeyde bir alamet, zihni, bir takım detaylar topluyor sürekli sağdan soldan
20:35ve onları bir rüyaya ve zihni bir koza örüyor karakterin.
20:41Yani bu bölümleri bu şekilde özetleyebilirim.
20:43Çok güzel özetlediniz, teşekkür ederim.
20:46Filmin artık çözüm aşamasına geldiğimiz zaman sürekli duyduğumuz edebiyat severlerin
20:55de böyle aşina olduğu bir tezerhözlü burası bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin
21:01ikisi, çok sık duyuyorum.
21:03Bir mantra gibi filmin sonunda dönüyor.
21:05Sadece o değil, Murat Hanmungan'dan da alıntı var orada.
21:09Murat Hanmungan'dan da alıntı, şu anda not almadığım için aklım…
21:13Delilik Kimsesizlik'tir, Murat Hanmungan'dan alıntıydı.
21:16Bu iki edebiyat cümles, özellikle tezerhözlünün bu bizim değil, bizi öldürmek isteyenler.
21:26Bu iki cümleyi kullanmanızdaki amacı merak ediyorum.
21:31Biraz merakımı giderseniz…
21:34İkisi de edebiyatçı, ayrıca Robert McFarlane'in de Yeraltı Diyarı'ndan bir şey kullandım.
21:39İkisi de çok sevdiğim edebiyatçılar.
21:42Böyle şeyler çok planlı, çok böyle hesaplı bir şekilde ilerlemiyor bence, bende.
21:51Bu alıntıları yaptım çünkü filmin sonunda gördüğümüz…
21:57Film boyunca aslında ölülerle bir şekilde konuşuyor aslında, bir iletişime giriyor
22:02ve aslında filmde ölüler bir şekilde varlıklarını sürdürüyorlar başka bir gerçeklik katmanı içerisinde.
22:09Ve aynı şekilde, özellikle tezerhözlü özelinde buna cevap vermem gerekirse,
22:19karakter sistemin kendisine aslında saplanıyor.
22:23Hastane sistemine saplanıyor, iğrenç sistemine saplanıyor.
22:26İyi bir sanatçı olmaya çalışırken delirmenin sistemine
22:30ya da daha iyi biri olmaya çalışırken delirmenin sistemine saplanıyor.
22:35Ve aslında ülkenin genel haleti, ruhiyesine saplanıyor.
22:40Bu sizin de bahsettiğiniz alıntı,
22:45böyle bir siyasi bizim geçmiş ve siyasi hafızamızda da inanılmaz yer etmiş bir cümle, 70'lerden itibaren.
22:53O anlamda bunu herkesin bildiği bir şeyi kullanmak istedim.
22:59Ve herkes kendi kişisel ya da siyasi duruş noktasında bir kendi naratifini oluştursun
23:06ve orada spekülasyon yapsın istedim.
23:08Evet, birinin bütün etrafındaki sosyal aygıtları ve yaşama mekanizmasını elinden alırsanız
23:14aslında onu öldürmüş oluyorsunuz.
23:16Ve delilik ve sisteme saplanmak ve hastane sistemine saplanmak da böyle bir şey.
23:22Çünkü sizi iyileştirmek için bulunmuş bir sistem
23:28ama aynı zamanda sizi iyileştirmenize engel oluyor.
23:32Orada yapmak istediğim imayı da oydu.
23:36Ve orada bu mantrayı söyleyen karakterlerden bazıları da zaten ölüler.
23:41Ama yok olmuyorlar, buradalar ve onların hafızaları ve söyledikleri hala böyle İstanbul'da eko ediyor.
23:48İstanbul da böyle bir yer zaten.
23:51İstanbul'da bir şeyle ölüyor ama yok olmuyor.
23:53Böyle bir teknolojik katmanlar gibi bir varlığın şunu da devam ettiriyor.
23:58O yüzden de onu birazcık gerçekten de seyircinin kendi kafasındaki spekülasyona bırakıyorum.
24:03Neye tezahür ediyor o kendi hayatında?
24:06Ya da filmi izlediği dönemde?
24:08Bence İstanbul'la ilişkin de siyaseten bir şey söylüyor o.
24:13Ve o yüzden kullandım.
24:16Çok yakın zamanda kaybettiğim son soru bu arada.
24:20Çok yakın zamanda kaybettiğimiz Ayla Algan'ın son filmi olmasına binaen.
24:27Aslında çok önemli bir iş.
24:29Ayla Algan'dan başladım.
24:31Diğer oyuncularda hakikaten çok iyi ve önemli performanslar sergilemişler.
24:37Burada en önemli karakter aslında Cem Yiğit.
24:43Hem Cem'e hem de diğer oyuncuların kafanızda belirleme aşamasını merak ederek
24:51ve öğrenerek röportajı sonlandırdın.
24:54Cem'in Evlat oyununu izlemeye gitmiştim.
24:58Ve orada izledim ilk onun performansını.
25:02Normal bir herhangi bir filmde olan bir casting süreci ya da audisyon sürecim olmadı açıkçası.
25:09Nokta atışıyla hemen Cem'e gittim ve orada anlaştık.
25:13Bir de tabii çok iyi anladı projeyi.
25:15Benim için o çok önemli.
25:17Bir film çekerken çok kısıtlı bir zamanda ama çok yoğun bir şekilde vakit geçiriyorsunuz.
25:23Ben birlikte vakit geçirmekten hoşlandığım insanlarla film yapmaya özen gösteriyorum.
25:28Cem film için çok önemliydi.
25:32Çünkü insanların bakmak isteyeceği iyi oynaması dışında
25:36insanların bakmak isteyeceği bir adamın olmasını istedim orada.
25:40Ve Cem zaten öyle bir oyuncu.
25:44Ayla çok soyut ve tam fizik olarak açıklayamayacağımız bir şeyi oynuyor filmin sonunda.
25:55Ama bunu ancak zaten Ayla Algan gibi deneysel tiyatroyu da yıllarca sürdürmüş birisi yapabilirdi.
26:01Ayla onu çok güzel bir yerden anladı.
26:04Bir de filmde improvizasyon çok kullandım.
26:06O yüzden Cem Yiğit Üzümoğlu gibi, Suzan Kardeş gibi, Erol Babaoğlu gibi
26:13değişik değişik aslında backgroundlardan gelen oyuncuları bir arada kullandım.
26:20İmprovizasyon yapabilirleri benim için çok önemliydi.
26:25Çünkü diyalogların bazılarını onlarla birlikte uydurduk.
26:28Bu arada Yeni Kuşak'tan da Gürkan Gedikli, Yandı Yüzümler gibi genç oyuncular da bizimle oldu.
26:36Bence çok enteresan bir kasta oldu filmin.
26:38Hepsinden çok mutluyum yani.
26:39O anlamda şanslı addediyorum kendimi.
26:42Oyuncular parlıyorlar filmde çünkü.