• 3 ay önce
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İzmir İş Dünyası Buluşması'nda 2026 yılına kadar enflasyonu tek haneli rakamlara indirmeyi hedeflediklerini açıkladı. Yılmaz, enflasyonla mücadelenin yanı sıra büyüme ve istihdam konularında da güçlü hedefler belirlediklerini vurguladı. 2023 yılı için ekonomik büyüme tahmini 3.5 olarak belirtildi. Ayrıca, kamusal harcamaların milli gelire oranının düştüğü ve yapısal reformların önemine değinildi.
(İZMİR) – İzmir İş Dünyası Buluşması'nda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, enflasyon hedefleriyle ilgili; "Gelecek yıl bu zamanlarda enflasyondan bu kadar fazla bahsetmeyeceğiz. Yüzde 20-30 bandında bir enflasyon olacak. 2025'in sonu itibarıyla yüzde 20'nin altında bir enflasyona kapatmayı planlıyoruz. 2026'nın sonunda ise tek haneli enflasyona ulaşmayı planlıyoruz" dedi.

hbrlr1.com/cbtwwywckckckl

Category

🗞
Haberler
Döküm
00:00Bazen iş dünyamıza ııı haklı haksız fazla yüklenmeler de
00:05oluyor doğrusu. Siyasette de bunu yaşıyoruz. Başka
00:08mesleklerde de her kesimde her camiada mutlaka eleştirilmesi
00:14gereken mutlaka toplumsal olarak tepkiyi göstermemizi
00:19gerektiren hususlar olabiliyor. Ama genel olarak ben
00:23baktığımda iş dünyamızda iftihar ediyoruz. Iş dünyamız bu
00:28ülkenin üretim gücünü temsil ediyor. Yaptıkları
00:32girişimlerle, yatırımlarla, aldıkları risklerle,
00:36inisiyatiflerle ülkemizin kalkınmasına, istihdam
00:40oluşumuna, teknolojik atılımlarına öncülük
00:45yapıyorlar. Öncelikle şunu ifade etmem gerekir. Dünyanın
00:51çok ııı iyi bir döneminden geçtiğimizi söyleyemeyiz.
00:54Pandemi sonrası hala dünya büyümesi ve dünya ticareti
01:00tarihsel ortalamaların altında. Hala tam o yirmi yıllık
01:05diyelim ortalamalara gelmiş değiliz. Bir toparlanma var
01:09ama nisbi bir toparlanma var. Bu süreçte devam ediyor. Yine
01:13bölgemizde maalesef iyi bir dönemden geçmiyoruz.
01:17Kuzeyimizde bir savaş, güneyimizde yine hepimizin
01:21içini yakan ııı insanı hiçbir değere sığdıramadığımız
01:25manzaralar Gazze başta olmak üzere. Diğer yandan da geçen
01:30yıl tarihimizin en büyük afetini yaşadık. Deprem afeti
01:34ve onun yaralarını sardığımız bir dönemdeyiz. Dolayısıyla çok
01:38olumlu şartlarda olduğumuzu ifade edemem. Ama ben hep şuna
01:43inanmışımdır. Bu zorlu dönemler ülkelerin veya şirketlerin
01:49pozitif ayrışması için de bir fırsat aynı zamanda. Bu kalkınma
01:54literatüründe diye bir kavram var. Yakınsama diye Türkçeye
01:59çevriliyor. Iıı bu yakınsamayı sağlamak daha çok bu tür
02:03sıkıntılı dönemlerde mümkün oluyor aslında. Dünyanın daha
02:07sıkıntılı olduğu bir dönemde siz doğru işler yapıp
02:11kendinizi ayrıştırırsanız aradaki farkı gelişmiş ülkelerle
02:15farkı çok daha kısa sürede kaldırmanız mümkün. Eee telafi
02:20etmeniz mümkün. Inşallah Türkiye bu dönemlerden istifade
02:25edecek ve farklı bir performans ortaya koyacak. Büyüme OVP'yi
02:32biliyorsunuz yeniledik. Geçen yıl orta vadeli programı ilan
02:35etmiştik. Geçen yıl seçimlerimiz oldu. Siyasi
02:39belirsizlikler bitti. OVP'yle birlikte politika
02:42belirsizliklerini de ortadan kaldırdık. Ama tartışmalar bir
02:46süre devam etti doğrusu. Ve güncellediğimiz OVP'de de ana
02:51politika çerçevemize hiçbir şekilde dokunmadık. Sadece
02:56geçen yıldan bugüne makro ekonomide iç ve dış şartlarda
03:01meydana gelen değişimlere göre bir takım güncellemeler yapmış
03:05olduk. Nedir ana politikamız? Dört başlıkta özetliyorum ben.
03:09Birincisi ve temel amacımız enflasyonla mücadele. Yeniden
03:15ülkemizi tekhaneli rakamlara kavuşturma. Bir gecede değil
03:19elbette. Belli bir süreç içinde üç yıllık bir perspektifte
03:23tekrar tekhaneli rakamlara ulaşma. Bunun içinde bir
03:27geçiş dönemi, dezenflasyon dönemi ve kalıcı fiyat
03:31istikrarı dönemi diye üç dönem belirlemiştik. O dönemleri
03:35başarıyla tamamladığımızı tamamlama sürecinde olduğumuzu
03:39ifade edebilirim. Birazdan detayını vereceğim. Ikincisi
03:43büyüme enflasyonla mücadele ederken kalkınmakta olan bir
03:48ülke olarak büyümeyi de belli seviyede sürdürme istihdamı
03:53belli seviyede sürdürme ihtiyacımız var. Biz ııı
03:57gelişmiş ekonomiler gibi sadece istikrar meselesiyle uğraşma
04:03lüksüne sahip değiliz. Aynı zamanda kalkınma sürecini de
04:06devam ettirmemiz gerekiyor. Yani bir istikrar programı ve
04:10bir kalkınma programını eş zamanlı bir şekilde hayata
04:15geçirmek durumundayız. O aradaki optimizasyonu diyelim
04:18sağlamak durumundayız ve programımız bu çerçevede
04:22şekillendirirdi. Üçüncü başlığımız bu istikrar ve
04:27büyümeyle birlikte sosyal refahı arttırma ama kalıcı sosyal
04:32refahı arttırma. Geçici bir takım iyileştirmeler enflasyonla
04:38hemen eriyecek bir takım artışlar değil enflasyonun
04:42düştüğü sürdürülebilir büyümenin sağlandığı bir
04:45ortamda kalıcı sosyal refahı arttırmak yine en temel
04:50amacımız, nihai amacımız. Iıı bütün bunların yanı sıra
04:54konjonktürel olarak da depremin yaralarını sarma ve ülkemizi
04:59gelecekteki risklere karşı şehirlerimizi dirençli hale
05:03getirme. Aslında onun dışında rakamlar tabii ki değişir. Bu
05:08bize özgü bir şey değil. Bazen niye revize ettiniz rakamları
05:12diyorlar. Yani dünyada revize etmeyen bir ülke, bir
05:15uluslararası kurum yok. Dünya hayat bütün planlardan daha
05:19dinamik. Mutlaka bir miktar kontrol edemediğiniz faktörler
05:24vardır. Bir yıldan öteye biz geçen yılı OVP'yi yaparken
05:28Gazze'de bu insanlık dramı yoktu. Başka bir takım
05:32gelişmeler yoktu. Dolayısıyla kontrol edemediğiniz birçok
05:35unsur da bu süreçleri etkiliyor. Ama büyük oranda
05:40OVP'nin gerçekleştiğini, hedeflerimizde ciddi anlamda
05:45ilerlemeler sağladığımızı, bazı alanlarda beklentilerimizin
05:49hedeflerimizin ötesinde iyileşme olduğunu bazılarında
05:53da bir miktar geride olduğumuzu ifade edebilirim.
05:57Birçok hedefimizde aslında geçen yıl ortaya koyduğumuz
06:01beklentilerden de daha iyi bir durumdayız. Geçen yıl
06:06ekonomimiz yüzde beş nokta bir büyümüştü. Iıı on dört yıl
06:10boyunca kesintisiz büyümesini böylece devam ettirdi Türkiye
06:14ekonomisi. Bu çok önemli gerçekten. Bir yıl büyümek, iki
06:18yıl büyümek önemli değil. Önemli olan uzun süre yüksek
06:22büyümeyi sağlamak. Türkiye bunu başaran ülkelerden biri.
06:26Iki bin iki yılında dünyanın yirmi birinci ekonomisiymiş
06:31ülkemiz. Bugün on yedinci büyük ekonomisi nominal dolar bazında.
06:35Yine iki bin iki yılında satın alma gücü paritesine göre
06:40dünyanın on sekizinci büyük ekonomisiymiş. Bugün on birinci
06:44büyük ekonomisi konumunda. Geçen yıl itibariyle toplum
06:49milli gelirimiz nominal dolar olarak ilk defa bir trilyon
06:53dolar seviyesini geçti. Bir trilyon yüz otuz milyar dolara
06:58ulaştı. Kişi başına gelirimiz ise on üç bin iki yüz kırk üç
07:02dolar oldu. Geçen yıl itibariyle. Bu yıl
07:05beklentimiz ııı bir nokta üç milyar bir nokta üç trilyon TL
07:11mertebesine çıkması ekonomik büyüklüğümüzün nominal dolar
07:15olarak kişi başına gelirimizin de on beş bin dolar seviyesini
07:20ilk defa açmasını bekliyoruz. Bu yıl sonu itibariyle. O ve
07:24orta vadeli programındaki tahminimiz bu. Burada tabii
07:27TL'nin güçlenmesi ııı ciddi bir ııı rol oynuyor. Ama satın alma
07:34gücüne göre tabii çok daha yüksek rakamlar onlara girmeyin
07:37vakit açısından. Bu yılın ilk altı ayında büyümemiz yüzde üç
07:43nokta sekiz olarak gerçekleşti. Bizim son yirmi
07:47yıla bakarsanız ortalamamız beş buçuk civarında. Beş nokta
07:51dört. Dolayısıyla ortalamamıza göre düşük diyebilirsiniz bu
07:56büyüme hızına. Ama dünyayla mukayese ettiğinizde hiç de
07:59küçümsenecek bir rakam değil. Dünya ortalaması şu anda yine
08:02üç, üç buçuk aralığında. Avrupa Birliği'ne bakıyorsunuz. Yüzde
08:06birin altında. Dolayısıyla bu ortamda yüzde üç nokta sekizlik
08:11büyüme özellikle de enflasyonla mücadele ettiğimiz bir ortamda
08:15hiç de azımsanacak bir rakam değil. Rakamın büyüklüğünden
08:21öte kompozisyonu çok önemli. Büyümenin ne kadar olduğu
08:27kadar nereden kaynaklandığına da çok dikkatli bakmamız
08:31lazım. Buna büyümenin kompozisyonu diyoruz. Iıı
08:34tüketimden mi geliyor? Üretimden mi? Iç talepten mi?
08:37Dış talepten mi? Bunlara bakmanız lazım. Bizim orta
08:41vadeli programdaki temel çerçevemiz dengeli büyüme. Yani
08:46dış talebin verdiği katkının yükseldiği bir büyüme
08:50kompozisyonu. Bunu da yakalamış durumdayız. Bu anlamda
08:53hedefimize ulaşmış durumdayız. Yıl sonu itibariyle de
08:57beklentimiz yüzde üç buçukluk bir büyümeyle bu yılı kapatmak.
09:02Gelecek yıla baktığımızda üç tane önemli olumlu etki
09:08görüyoruz. Bizim dışımızda. Yani bu politikalarımız
09:11dışında. Küresel ortam önemli. Birincisi şu bizim ihracatımızı
09:19kurdan çok daha fazla etkileyen dış pazarlarımızdaki
09:23büyümedir. Dış pazarlarımız büyüdüğü zaman kur ne olursa
09:28olsun ihracatımız artıyor. Dış pazar daralınca da tam tersi
09:33oluyor. Bu geçmişte yapılan birtakım analitik
09:35çalışmalarla da ortaya konmuş bir durum. Bu çerçevede de en
09:40önemli iki bölge AB ve MENA dediğimiz ııı Kuzey Afrika ve
09:47Orta Doğu. Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Avrupa. Bu ikisini
09:51topladığınızda Türkiye'nin ihracatının aşağı yukarı yüzde
09:54altmışı yetmişi bu iki bölgeden oluşuyor. Bu yıl yüzde birin

Önerilen