Kanalıma üye olmak için http://wedia.link/KaanUnsalAlphanKATIL linkine tıklayabilirsiniz.
Müzik:
Ender Güney https://www.youtube.com/channel/UCHEioEoqyFPsOiW8CepDaYg
Kapak Tasarımı: Ramazan Kaba https://www.behance.net/ramazankaba
Kardeş kanallarım:
Mirage Serap Yılmaz https://www.youtube.com/channel/UCRzQKQkZPnUvh9uB60W58bQ
Mesart: https://www.youtube.com/channel/UCf_7KxOeL24quiF6CX3LtCA
"Mucize diye bir şey yoktur, sadece biz evreni çok az biliyoruz..."
Kaan Ünsal Alphan YouTube Kanalına Hoş Geldiniz. Birbirinden özel içeriklerimizden haberdar olmak için http://wedia.link/kaanunsalalphan linke tıklayarak abone olabilirsiniz.
Kaan Ünsal Alphan'ı Facebook'tan takip etmek için: https://www.facebook.com/kagan.alphan linke tıklayabilirsiniz.
Kaan Ünsal Alphan'ı Instagram'dan takip etmek için:
https://www.instagram.com/kaanunsalalphan/?hl=tr linke tıklayabilirsiniz.
Kaan Ünsal Alphanı Twitter'dan takip etmek için: https://twitter.com/KaanUnsalAlphan linke tıklayabilirsiniz.
Bunlar da hoşunuza gidebilir;
Tüm belgesellerimizi izlemek için http://wedia.link/7YDX7 linkine tıklayabilirsiniz.
Şiir ve hikayeleri izlemek için http://wedia.link/JSqvG linkine tıklayabilirsiniz.
Podcastleri izlemek için http://wedia.link/wP3Wo linkine tıklayabilirsiniz.
Kaan Ünsal Alphan videolarını izlemek için http://wedia.link/le5D1 linkine tıklayabilirsiniz.
Sesli Anlatım videolarını izlemek için http://wedia.link/NALHz linkine tıklayabilirsiniz.
Kaan Ünsal Alphan Kanalı
Gerçeğin peşinde; varlığın tüm bilinmeyenlerini, gün yüzüne çıkmaya çalışan hakikati, hasır altı edilmiş fenomenleri, gizemli olayları, belge, bilgi ve tanıklarıyla ortaya çıkarmaya çalıştığımız belgesellerimizle tarihe not düşüyoruz.
#KaanÜnsalAlphan #Belgesel #BirDespotunKaranlıkDünyası
Müzik:
Ender Güney https://www.youtube.com/channel/UCHEioEoqyFPsOiW8CepDaYg
Kapak Tasarımı: Ramazan Kaba https://www.behance.net/ramazankaba
Kardeş kanallarım:
Mirage Serap Yılmaz https://www.youtube.com/channel/UCRzQKQkZPnUvh9uB60W58bQ
Mesart: https://www.youtube.com/channel/UCf_7KxOeL24quiF6CX3LtCA
"Mucize diye bir şey yoktur, sadece biz evreni çok az biliyoruz..."
Kaan Ünsal Alphan YouTube Kanalına Hoş Geldiniz. Birbirinden özel içeriklerimizden haberdar olmak için http://wedia.link/kaanunsalalphan linke tıklayarak abone olabilirsiniz.
Kaan Ünsal Alphan'ı Facebook'tan takip etmek için: https://www.facebook.com/kagan.alphan linke tıklayabilirsiniz.
Kaan Ünsal Alphan'ı Instagram'dan takip etmek için:
https://www.instagram.com/kaanunsalalphan/?hl=tr linke tıklayabilirsiniz.
Kaan Ünsal Alphanı Twitter'dan takip etmek için: https://twitter.com/KaanUnsalAlphan linke tıklayabilirsiniz.
Bunlar da hoşunuza gidebilir;
Tüm belgesellerimizi izlemek için http://wedia.link/7YDX7 linkine tıklayabilirsiniz.
Şiir ve hikayeleri izlemek için http://wedia.link/JSqvG linkine tıklayabilirsiniz.
Podcastleri izlemek için http://wedia.link/wP3Wo linkine tıklayabilirsiniz.
Kaan Ünsal Alphan videolarını izlemek için http://wedia.link/le5D1 linkine tıklayabilirsiniz.
Sesli Anlatım videolarını izlemek için http://wedia.link/NALHz linkine tıklayabilirsiniz.
Kaan Ünsal Alphan Kanalı
Gerçeğin peşinde; varlığın tüm bilinmeyenlerini, gün yüzüne çıkmaya çalışan hakikati, hasır altı edilmiş fenomenleri, gizemli olayları, belge, bilgi ve tanıklarıyla ortaya çıkarmaya çalıştığımız belgesellerimizle tarihe not düşüyoruz.
#KaanÜnsalAlphan #Belgesel #BirDespotunKaranlıkDünyası
Category
🎥
Kısa filmDöküm
00:00Astronotlar geminin yakınlığında anlaşılmaz ve açıklanamaz birşeyler anlatan erbe yani alman ırksal araştırma ve eğitim yaklaşık 3500 yıl önce altın çağını yaşamış antik sesler çığlıklara, kurumalara ve telgraf bildirim sesleri anlatıyor.
00:20Dünya tarihinin en korkunç seri katili ile karşılaşmıştır.
00:24İlk olarak koridorda 5-6 hafta sonra kameralar için İ. Gordiato yönecek.
00:30KGB su gibidir, bulunduğu ortama okunarak insanın zamanda yorgunluk yapması meselesinin çözülebilir bir mesele olduğu iddiasını ödüyor.
00:39İYİ AKŞAMLAR
00:52Umarım iyisinizdir.
00:54Anlatacağımız konu YouTube açısından sorun teşkil edebileceğinden sert belgesel tarzında değil sohbet tarzında yapmak daha uygun olur diye düşündüm.
01:03Çünkü haberiniz yoktur muhtemelen kanalımız Gestapo videosunun teaser yüzünden uyarı cezası aldı ve video YouTube tarafından yayından kaldırıldı.
01:13Yani tanıtım kaldırıldı videonun kendisi duruyor.
01:16Bu da ayrı bir tuhaflık.
01:18İşte nefret şeyi neydi onun adı nefret kelimesini nefret suçu gibi bir şey söylemişler.
01:25İtirazlarımız da fayda etmedi çok enteresan teaser nefret suçu işliyor ama belgeseli yayında.
01:31Her neyse size uzun zamandan beri anlatmak istediğim bir mevzu var.
01:36İsmini çok fazla zikretmeden Führer diyelim biz ona arada belki Adolf da deriz.
01:43Şimdi bu adamın siyasi yaşamını nasıl yükseldiğini daha sonraki hamlelerini çıkardığı savaşı vesaireyi biliyoruz.
01:51Bunu biz de başkaları da defalarca anlattı.
01:54Ancak onunla ilgili pek dokunulmamış bir bölüm var.
01:59Yani hayatının bir bölümü ki araştırmacılar ve bazı tarihçiler o kısma erişilmez kısım derler.
02:06Yani Adolf'un çocukluk yılları.
02:09Yani onun gelecekteki o acımasız adam olmasını sağlayan tesirlere maruz kaldığı
02:14ve önemli ölçüde ilerideki karakterinin şekillenmesini sağlayan çocukluk ve ergenlik yılları.
02:22Benim hayatım boyunca belki de en yoğun okuyup araştırdığım insandır kendisi.
02:27Yani Atatürk'ten sonra diyelim 3-4 yıl içinde büyük küçük onlarca kitap okudum.
02:33Daha sonra onu netten de çok araştırdım.
02:35Belgeseller izledim vesaire.
02:37Hatta bir dönem elime onun patolojik dünyasıyla ilgili bir analiz kitabı geçmişti.
02:42Bu kitap İkinci Dünya Savaşı sırasında İngiliz ve Fransız istihbaratının
02:47uzman bir ekiple iş birliği yaparak hazırladığı uzun bir rapor hakkındaydı.
02:53Bu rapor daha sonra ABD'li yetkililere de yollandı.
02:58Bu çok detaylı bir rapordur.
03:00Ne kadar detaylı olduğunu size şöyle söyleyeyim.
03:03Cinsel eğilimlerine ve dolayısıyla psikanalitik tahlillere dek,
03:07psikanalitik tahlil demek ne kadar doğru bilmiyorum ama,
03:10yani bu denli incelenmiştir kendisi.
03:14Fakat özellikle o dönem, şu an belki bu konu daha ulaşılabilirdir,
03:19bir alan araştırması yaptığınızda çocukluktaki karakterini tam olarak anlatan,
03:23analizini yapan ve dolayısıyla da acımasız, şeytani deha dedikleri o karakterin
03:29ilk şekillenme aşamalarını en azından eskilerin tabiriyle ibret olması açısından
03:34öğrenmek, incelemek hiç de önemsiz değil.
03:41Bu konuda en önemli iki kitap geçmişti elime zamanında.
03:44O zamanlar 23 yaşımdaydım.
03:46Biri küçük bir kitaptı.
03:48Arkadaşlarından Reinhold Hanisch'in anıları üzerine yazılmıştı.
03:52Kitabın adını maalesef hatırlayamıyorum şu an.
03:54Muhtemelen yazdığı makalelerin bir derlemesiydi.
03:58Bir diğeri ise sonradan ünlü bir müzisyen olan ve yine Adolf'un o karanlık çocukluk
04:03yıllarıyla ilgili bir kitap yazan ikinci kişidir.
04:06Yani onun çocukluk ve ergen, erken gençlik yıllarına tanık olan üç kişi biliniyor.
04:13Üçüncüsünü de birazdan söyleyeceğim.
04:16Dolayısıyla onun artık detaylı olarak belgelenmiş siyasi yaşamının aksine bu konuda elimizde çok az belge var.
04:22Ve esasen bunlar da görgü tanıklarının anlatımları veya çocukluk arkadaşlarının anılarıyla karşı karşıyayız.
04:30Ancak hakkını verelim ki bu iki kitap, uzmanlara göre özellikle Kubitschek'in kitabı,
04:35karakterine başka hiçbir kitabın yapmadığı kadar nüfus eder ve onu bir nevi ortaya çıkarır tamamen.
04:43Evet artık bir yerden başlayalım.
04:47Doğduğu yere olan Braunau Amin kasabası, Alman sınırına neredeyse yürüme mesafesindedir.
04:54Bu nedenle kendisini mutlu hissettiğini ve bunu bir işaret olarak gördüğünü yazar.
05:00Hatta kavgamın ilk cümlesi de bununla ilgilidir, okuyanlar bilir.
05:04İşte eldeki bütün imkanlar seferber edilerek birleştirilmesi gereken iki ülkenin sınırında doğmasının
05:10hoş bir tesadüf veya mutlu bir kader olarak gördüğünü yazıyor.
05:15Karakteri itibariyle ilk ve ortaokul dönemlerinden beri bir tersliği ve inatçılığı hep vardı.
05:22''Gözleri bana hep ilginç gelirdi'' der Hanich.
05:25Mavi'nin menekşeye kaçan bir tonundaydı ve bazen insana ürperti verirdi.
05:31Başta şunu söylemem lazım bir de, bu da çok önemlidir.
05:34Babası Alois, ki kendisi eski gümrük memuruydu, Anadolu tabiriyle çok nalet bir adamdı.
05:41Haddinden fazla kendini beğenmiş biriydi.
05:44O derece ki kendisine ismiyle hitap edildiğinde kızardı.
05:48''Bay memur'' diyeceksiniz derdi.
05:51Yani emekli olduktan sonra bile kendisine aynı muameleyi beklemiş insanlardan.
05:56Aşırı derecede egoist ve aşırı derecede şiddet eğilimli olan biriymiş anlatımlara ve yazılara göre,
06:03hani şu akşamları eve sarhoş gelip de karısını döven tipler var ya, çoluğunu çocuğunu hepsini.
06:09Ama bu biraz daha ileri giderek en son evin zavallı köpeğini bile dövermiş.
06:15Yani Adolf bu şiddet görüntülerini izleyerek büyüdü ve daha sonra kavgamda bu kısma özel bir yer ayırdı.
06:23Bir çocuğun gözünü açtığı ve hayata dair ilk izlenimlerini aldığı dönemler çok kritiktir.
06:29Her şey o noktada temellenmeye ve şekillenmeye başlar aslında.
06:34Dolayısıyla ben adamımız her ne kadar babasını sevmese de,
06:37annesine daha yakın olsa da bu acımasız bu sadistyanlarını babasından miras aldığını düşünüyorum.
06:45Adolf Eylül 1905'te okulunu bırakıyor ve Dul annesiyle birlikte Linz şehrinde yaşamaya başlıyor.
06:53Bir ayrıntı daha verelim.
06:54Hem doğduğu yer olan Braunau amin hem de Linz hem bu dönemin hem de bu dönemin tabiriyle taşra kasabalarıydı.
07:01Yani Linz mesela şehir diye geçiyor bildiğim kadarıyla ama daha ziyade kasabaya benziyordu.
07:07Linz şehir statüsündeydi ama mesela çevredeki tarlalarda ineklerin otladığı,
07:12banyolarında çiftlik evlerinin olduğu bir küçük bir yerdi.
07:16Ve şehirdeki çoğu insan köy lehçesiyle konuşuyordu.
07:20Bu nedenle de rakipleri ileride Hitler'i Şarlo yani Charlie Chaplin bıyıklı köylü diyerek onunla alay etmişlerdir.
07:28Linz'e geldiğinde 16 yaşındaydı.
07:31Mayıs 1906'da Viyana'ya ilk ziyaretini yaptı ve iki ay boyunca kız kardeşiyle birlikte orada kaldı.
07:38Ondan sonra tekrar Linz'e dönüyor.
07:411907 sonbaharında tekrar Viyana'ya geliyor ve en azından bir süre için burada bir erkekler evi diye bir yer vardı.
07:48Burada kalırken aynı zamanda Viyana Güzel Sanatlar Akademisi'ne mimarlık okumak için kabul edilmeye çalışıyordu.
07:55Ancak Ekim 1907'de akademi tarafından reddedildi yani yetersiz bulundu, yeteneksiz bulundu.
08:02Ve kısa bir süre sonra da annesinin tedavi edilemez şekilde hasta olduğu Linz'e döndü.
08:08Annesi Clara 21 Aralık 1907'de memlekanserinden vefat ediyor.
08:14Orada sanırım yine Hannich'in kitabındaydı. O kitabı gerçekten bulmam lazım.
08:19Bu cenazeye ailenin dişçisi de katılmış.
08:22Ve anılarında yazdığına göre annesinin cenazesindeki Adolf hayatı boyunca gördüğü en üzgün, en bitik insandı.
08:30Herkes dağıldıktan sonra bile bir süre boyunca annesinin mezarı başında taş kesilip kaldı.
08:36Çok uzun süre hem de.
08:37Ve ondan sonraki dönemlerde de ruhsal açıdan toparlanması çok uzun sürmüş.
08:44Şubat 1908'de Hitler tekrar Viyana'ya dönüyor ve arkadaşıyla birlikte aynı dairede mobilyalı odalarda kalıyor.
08:52Bu sıralar geçimini ne ile sağlıyor peki?
08:55Ressamlığını kullanmaya çalışıyor, kartpostal çizip satıyor ama işte kirasına bile yetişemiyor bu para.
09:02Ve bir kaynağa göre o zamanlar onun daimi müşterilerinden biri bir Yahudi'ymiş.
09:07O da arkadaşının anlattığına göre ise o zamanlar sık sık bir şeyler okuyor, eline geçen gazeteleri veya işte her neyse bitirmeden bırakmıyordu.
09:17Hiçbir şey yapamamaya başlamış bu dönemde ve sabahtan akşama kadar sırt üstü yatarak tavana bakıyormuş sadece.
09:24Kasım 1908'de bu kirayı ödemeye devam edemeyecek kadar yoksul olduğunu anlayınca evden çıkıyor.
09:31Burada kaynaklar arasında bir çakışma değil de böyle birbirine girmişlik var.
09:35Çünkü internet üzerinde herkes kendini tarihçi zannettiği için bazı anıların Hanik'e ait olduğunu, bazılarının Kubitsek'e ait olduğunu yazıyorlar ama bazı yerlerde Hanik'in anılarıyla Kubitsek'in anıları biraz birbirine girmiş.
09:50Kirayı ödemeyerek, ödeyemeyerek evden çıkmasından sonraki dönem yaşamının en zor dönemleridir ve bu konuda hiç hiç konuşmak istememiştir hayatı boyunca.
10:00Bu görgü tanıkları bu arkadaşları daha sonra anılarında yazmasalar biz bu bölümleri hiçbir zaman bilemeyeceğiz.
10:06Hanik'e göre onu sokakta çok kötü durumda bulup getirmişler, o evsizler evi diyelim oraya artık.
10:13Çocuk felaket derecede bitlenmiş ancak görevliler üzerindekini elbiseleri temizlemek için almak istediklerinde öyle bir gürültü kopardı ki diyor Hanik, sanki az önce ayakta durmakta zorlanan çocuk o değildi.
10:26Neyse ondan sonra bunu bir şekilde temizliyorlar, bir bardak sütle bir parça ekmek veriyorlar, solunum rahatsızlığı olan insanlar gibi nefes alıyor ve çok ağır hasta gibi bakıyordu.
10:38Bu evsizler yurdundaki haline tanık olmuş insanlardan biri de Josef Gaina'dır.
10:44Bu adam da daha sonra onunla ilgili bir çalışma yaptı ve kimi tarih araştırmacıları aslında en önemli kaynağın veya kaynaklardan birinin 1947'de yayınlanan Gainer'e ait kaynaktır, Gainer raporu diye de bilinir bu.
10:59Daha eksiksiz bulmuşlar bunu ve şimdiye kadar ki en değerlisi de buymuş kimi tarihçilere göre.
11:06Ancak tartışmalıdır ve bunu bu şekilde açık bir şekilde söyleyen tarihçiler de var çünkü en çok yanıtlanmasını istediğimiz soruları yanıtlamıyor.
11:16Böyle de bir yönü var.
11:18Çünkü tabiri caizse Gainer'in çizdiği Hitler portresi nesnel terimlerle sunulmasına rağmen esasen beceriksiz, başıboş, neredeyse zayıf bir karakterin portresidir.
11:30Ancak zayıflığı, şiddetliği, insanlık dışı, böyle mekanik, tekrarlayan bir fanatizmle birleşmiştir.
11:38Mesela Gainer Hitler'in zavallı bir figür olduğunu hem erkekler hem de kadınlar için iğrenç olduğunu söylüyor.
11:44Ve Viyana'daki varlığının çok okumasına rağmen hatta tamamen amaçsız olduğunu ima ediyor.
11:50Şimdi bu anlatı tarihte bilinen daha sonraki Hitler'e tanınabilir bir benzerlik gösterse de bana her zaman onda bir eksiklik varmış gibi geldi.
12:00Mesela ileride tanıdığımız Hitler karakterinin birçok özelliğini bulmamız gerekirdi çocukluğunda.
12:06Ama Adolf Hitler'in sahip olması gereken niteliklerden iz yoktur.
12:10Sanki başka birinin çocukluğunu dinliyor gibiyiz onun eserini okuduğumuzda.
12:15Yani sonraki Führer'le tam olarak bir bağlantı kuramıyoruz.
12:19Çünkü bu adamı hayatın sillesini yediği için her şeyden nefret etmiş,
12:23insanlığa düşman kesilmiş sıradan bir suçlu veya serseri gibi gösteremeyiz.
12:28Çünkü öyle biri değildi çok fazla nitelik taşıyordu.
12:31Mesela Kubit Sekona kitabında o kuşkusuz, kurnaz, yalancı, aşağılık ve insanlık dışı biridir diyor.
12:38Ama mesela biz onun sonraki yıllarda o her şeyi yiyip bitiren o sistematik inancına, iradesine tanıklık ediyoruz.
12:46Ki bu bir insanda neredeyse cenin halinden itibaren var olması gereken bir özelliktir.
12:52İnsan bunları sonradan kazanamıyor.
12:55Ama kaynaklara bakılırsa tamamen tutarsız, iradesiz ve dengesiz bir çocukmuş.
13:00Birçok şey sonraki kaynaklar tarafından da onaylandı.
13:03Ancak ciddi eksiklikler var gibi.
13:06İkincisi de Hitler'in son derece alaycı ve insanlık dışı hale geldiğini bilmemize rağmen
13:11onun her zaman böyle olduğuna inanmak çok zor geliyor.
13:15Bu adam çocuk oldu bir zamanlar. Masum bir çocuk oldu.
13:19Ben insanların kasvetli ve insanlık dışı doğduklarına hiçbir zaman inanmamışımdır.
13:24Siz de herhalde böyle düşünmüyorsunuzdur.
13:26Hitler'in erken dönem karakterinde aradığım şey sonuçtan çok oluşum süreciyle ilgili bir kanıttır.
13:33İşte burada bahsettiğimiz Geiner yardımcı olmuyor.
13:37Bu nedenle de kitabını okurken yalnızca yüzeysel özellikleri hatırladığını hissediyorum.
13:42Yani o da tam hatırlayamamış.
13:44Belki de anıları sonraki olaylarda, sonraki yıllarda tahrife uğradı, değiştirildi, yok edildi.
13:50Bilemeyiz.
13:52Bu arada Hitler'in kendi kütüğünü de yok ettiği söylenir.
13:54Ben bunu bizzat okudum bir kitaptan.
13:57Sanırım yine aynı kitaptı. Bir despotun patolojik dünyası.
14:01İktidara gelmesinden kısa süre sonra doğduğu köyün Braunau Amin'deki arşiv yanmış.
14:07O başta da bahsettiğimiz ABD'ye teslim edilen istihbarat raporlarında
14:11bunun muhtemel nedenlerinden birinin kökenindeki Yahudilik olabileceği yazar.
14:17Burada en çok şüphe çeken nokta resmi kayıtlarda babası Alois Hitler'in gayrimeşru çocuk olarak doğduğunun görünmesidir.
14:25Bu adamın muhtemelen Yahudi kökeniyle ilgili Rus gizli servisinde de bazı bilgiler var. İhtimal diyoruz.
14:32Yani babasının gayrimeşru gibi gösterilme nedeni gerçek kökenini gizlemek içindi.
14:37Bu iddianın sahiplerinden biri de Führer'in en yakınındaki isimlerden biridir.
14:42Partisinin avukatlarından Hans Frank.
14:47Yani Hans Frank da aynı şeyleri söylüyor.
14:50Buna göre Adolf'un büyükannesi, yani babasının annesi Maria Anna Schickelgrube,
14:56Avusturya'da Yahudi bir ailenin bakıcılığını yaptığı sırada evin 19 yaşındaki oğlundan bir çocuğu olur.
15:03Yani Adolf'un babası olacak olan Alois.
15:06Çocuk olduktan sonra Maria Anna aileden ayrılıyor ama aile uzun yıllar bu çocuk için annesine ödeme yapıyor.
15:14Yani söylediğimiz gibi bu konuyla ilgili elimizde hiçbir belge yok ya da belki de vardı sonradan hepsi yok edildi.
15:21Ancak her ne kadar Yahudileri çileden çıkaran bir iddia olsa da bugün hala bir iddia olarak önümüzde duruyor.
15:28Bu arada Hitler soy ismi daha sonra büyükannesiyle evlenen bir değirmencinin soy ismidir.
15:34Kendisinden önceki kaynaklarda Hitler veya Hütle olarak da geçer.
15:40Ancak Adolf'un kendisinin Hitler soy ismiyle doğduğunu artık biliyoruz.
15:45Sonradan değiştirilmedi yani.
15:49Bu arada isminin anlamını söylemeyi unuttum.
15:52İsminin güzel bir anlamı var.
15:54Eski Almancadır bu isim ve iki ayrı kelime olan Adel ve Wolf kelimelerinin birleşmesinden oluşur.
16:01Asil kurt demektir.
16:04Konumuza geri dönelim.
16:06Kubitschek ve Adolf 1904'te tanışmışlar.
16:10Kubitschek o sırada 16, Adolf 15 yaşındadır.
16:14Kubitschek o zamanlardan beri müziğe aşırı derecede tutkun ama Viyana'ya gidip okumak istiyor ve babası buna izin vermiyor.
16:21İşte Adolf'un daha sonraki yıllarda da kendini kanıtlayacak olan ikna yeteneği o sırada ortaya çıkıyor.
16:2715 yaşındaki çocuk arkadaşının babasını oğlunu Viyana'ya göndermesi için ikna ediyor.
16:34Bu iki çocuk Viyana'ya beraber geliyorlar ve aynı odayı paylaşıyorlar daha sonra.
16:39Bu arada Adolf'un kendisi de büyük bir müzik tutkunuydu.
16:43Özellikle Wagner hayranıydı.
16:45Onu dinlerken kendinden geçiyordu adeta.
16:48Bunu kendisi de yazar kavgamda.
16:50Ancak liderlik yıllarında her ne kadar çok istese de onu dinlememeyi tercih etti.
16:55Çünkü müziğin kendisini yumuşatacağını, gevşeteceğini düşünüyordu.
17:00Ona göre bir liderin yumuşak biri olmaması gerekiyordu.
17:04Kubitschek bir süreliğine Viyana'dan ayrılıyor bir dönem ama döndüğünde oda arkadaşının kaybolduğunu görüyor ve bu arkadaşı bir daha da dönmüyor.
17:15Kubitschek hatta bunun nedenini yıllar sonra öğreniyor.
17:18Odanın kirasını ödeyemediği için en ucuz barınma yerlerinden birine gitmiş.
17:21Bakın Hanich'in anılarında da yer alan şeydir bu.
17:24Gerçi Hanich onunla şeyde tanışıyor.
17:27O evsizler evi dediğimiz yerde tanışıyor.
17:29Erkekler evi dediği yerde geçiyor da.
17:31Ha hostel diye geçen yerler de var.
17:33Bunlar çok önemli ayrıntılar değil gerçi.
17:35O dönemin normları farklıdır.
17:39Peki acaba geleceğin Führeri bu süre boyunca Kubitschek'e nasıl bir kişilik sergiledi?
17:45Onun anılarına bakılırsa küçük Adolf veya genç Adolf dışarıdan bakıldığında gerçekten de boş adamın tekiydi.
17:53Okula gitmiyor, bir amacı yok, resim akademisine kabul edilmemiş, işi yok, parası yok.
18:00Kartpostal çizerek satıyor onunla da kıt kanaat geçiniyor ve karnını bile bazen doğru dürüst doyuramıyor.
18:07Ancak Kubitschek'in anlattığına göre bu beceriksiz görünümünün altında sıradan insanların göremeyeceği bir şey vardı.
18:14Baştan anlattım mı hatırlamıyorum.
18:17Onun ilk okul yıllarından itibaren oldukça dominant bir karaktere sahip olduğunu
18:22ve okuldaki bütün oyunlarda hep lider olmak istediğini, olamadığı zamanda oynamadığını veya kavga çıkardığını.
18:29Kubitschek de aynı şeyleri yazıyor.
18:31Ve şu cümleyi kuruyor özellikle.
18:34Kendi kişiliği dışında başka hiçbir doğal avantajı olmayan bu adamın,
18:38onu geleceğin en güçlü ve en korkunç tiranına ve modern çağın fatihine dönüştüren kişiliği vardı.
18:45Yenilmez bir irade ve olağanüstü bir özgüven.
18:49Hiç unutmam küçükken onun hakkında bir komedi filmi izlemiştim.
18:54Bu arada bunu ben anlatıyorum, kanun olarak anlatıyorum.
18:57Orada Adolf itilip kakılan bir karakterdi.
19:00Ve cebinde bir not defteriyle dolaşıyordu.
19:03Kendisini döven, söven ya da bir şekilde inciten insanların ismini oraya not ediyor.
19:09Sonra uzaktan o adamın üzerine hayali bir çarpı işareti atıyordu.
19:14Yani bu yaptığı şey geleceğin ölüm listesi gibi bir şeydi.
19:18Ben yıllar sonra anladım ki bu komedide özellikle bu sahnelerde aslında bir hakikat varmış.
19:25Mesela onun lins şehri çizimlerinde lins olduğu gibi değil.
19:29O linsi kendi istediği gibi çizmişti.
19:32Ve ileride bir fatih olarak bu şehre geri döndüğünde şehri gerçekten de istediği gibi değiştirdi.
19:40İşte bu kimine göre ürpertici, kimine göre baştan çıkarıcı gücü ileride milyonları bütün bir ulusu etkileyecekti.
19:49Bir şey daha söyleyeyim arkadaşlar biraz sonra unutacağım çünkü biliyorum hemen aklıma gelmişken söyleyeyim.
19:55Şöyle bir olay daha aktarılır onun hipnotik gücü ile ilgili.
20:00Özetle onun iktidara yürüdüğü, artık neredeyse iktidarı garantilediği ve çok büyük bir popülerite kazandığı dönemler.
20:08Sevmeyenleri, nefret edenleri de var tabi. Bunlardan biri de bir stat görevlisi.
20:13Hitler de yakında tam da bu stattaki bir etkinlikte konuşma yapacak.
20:17Arkadaşları da takılıyor sevmediği bir insana hizmet etmek zorunda kalacak diye.
20:21Adamın konuşma yapacağı yere giden yol bir tünel gibi yerden geçiyor.
20:26Yaverleriyle birlikte oradan geçerken bu görevliyle göz göze geliyorlar.
20:32Başkasıyla da değil direkt onunla. Anlık bir durum yani.
20:36Adam taş kesilip kalıyor görevli.
20:40Bir iki gün sonra gidip kavgamı alıyor kitabını ve çevresinin anlatımına göre sonradan katı bir naziye dönüşüyor.
20:49Tabi ne kadar doğruluk payı var bilemeyiz. Bunların belgesi olmaz.
20:54Sonuçta bu bir anlatım. Şimdi devam edelim.
20:58Ona önce siyaseti keşfetmesini ve daha sonra siyasi liderliğe giden yolu açan önemli özelliklerinden biri de
21:07büyük bir aşk özlülükle dili gibi okumasıydı.
21:11Bunu her nasıl yapmıştı, her nasıl çözmüştü bilmiyorum.
21:14Kaynaklar da bunu söyler sistematik okumanın yolunu çözmüştü.
21:19Yani aldığı bilgiler öyle birbirinden kopuk değildi.
21:23İleriki yıllarda çoğu zaman boğazından kesip kitaplara ve dergilere verdi.
21:28Bunların dışında da eline ne geçtiyse yaladı yuttu.
21:32Ve bu süreçte kentsel yaşamın sosyal adaletsizliklerini anladı.
21:37Bundan nefret etti.
21:38Yavaş yavaş arkadaşının da tabiriyle el yordamıyla nasyonal sosyalizme doğru ilerlemeye başladı.
21:47Günlük varlığının, normal hayattaki varlığının o dışarıdan görünen anlamsızlığının arkasında aslında başka bir şey var.
21:56Çalışıyor, deneyimliyor, akıl yürütüyor kendi kendine ve içsel bir amacı var.
22:02Tüm bu incelemelere rağmen Kubitsek'in bazı açıklamaları güvenilirdir
22:07ve Hitler'in zihnini ve karakterini inceleyen herkes için doğası gereği inandırıcıdır.
22:131908'den sonraki yıllarda Adolf'un karakteri çok daha sert ve çok daha nefret dolu bir hale geldi.
22:21Bu dönem yaşadığı tecrübeler onu iğrenç bir pozisyona soktu, tamamen insanlıktan çıktı neredeyse.
22:27Siyasi görüşlerinin, dünya görüşlerinin keskin bir şekilde değişmeye başladığı dönemdir bu dönem.
22:33Kubitsek bu döneme kadar aslında onun bir pasifist olduğunu yazıyor.
22:38Sonradan o savaşa tapan bir canavara dönüşmesinin nedeni belli ki net bir hedefinin oluşmasına
22:44ve kendince yaptığı hesaplarda da bu hedefe giden yolun kesin olarak savaştan geçtiğine kanaat getirmesidir.
22:51Bunu da kavgama dayanarak söyleyebiliriz.
22:54Zaten okuyanlar varsa onun şu savaş çıkarma tutkusunun ardındaki nedenleri anlamıştır.
22:59Çok da zor değil, açıklıyor çünkü.
23:02Buna da döneceğiz ileride, bu daha ilk bölüm.
23:05Evet, Adolf bu dönemde dediğimiz gibi son derece rahatsız ve endişeliydi, hem de sinirliydi.
23:12Siyasi görüşü şekilleniyordu ve rahatsızlığının nedeni de kendi yaşadıklarında,
23:17acılarında sadece kendisini değil, bütün kıtanın sorunlarını görüyor olması ya da gördüğünü düşünmesiydi.
23:24Burada şu klişeye girmek istemiyorum.
23:27İşte çektiği acılar onu bu hale getirdi, yok onu toplum bir canavara çevirdi, çok haksızlık gördü vs.
23:35Asla. Dünyada acılar çekmiş insan bir tek o değil.
23:39Mensa'nın savunmasını yayınlamıştık yıllar önce hatırlarsınız.
23:43Orada da katılmadığım kısımlar katıldıklarımdan daha fazladır benim.
23:47Yani ne yaşıyorsa yaşasın kimse hıncını masum insanlardan alma hakkı elde etmez.
23:54Ama şu var, bu tür travmalar farklı insanlarda farklı tepkilere yol açıyor.
24:00Karakterlerini binbir çeşit türde ve yönde geliştiriyor.
24:04Çok fazla seçenek var burada.
24:06Adolf örneğinde ise maalesef biz, kovulmuş bir şeytan misali,
24:11bir mağlubun, fazlasıyla ezilmiş bir insanın en kötü içgüdülerinin harekete geçtiğini görüyoruz.
24:17Ki sayısız olasılıklardan biri de bu oluyor.
24:21Bunu da buraya bırakalım ve devam edelim.
24:25O zamanki dış görünümü Kubisek'e göre son derece zayıf ve sağlıksızdı.
24:31Bedenen çok güçsüz biriydi.
24:33O soğuk lins kışlarında sürekli hastalanırdı ve çok kötü öksürürdü.
24:38Dolayısıyla akciğerleri gerçekten de rahatsızdı.
24:41Burnu oldukça düz ve orantılıydı ama dikkat çekici değildi.
24:46Alnı yüksek, hafif eğilimliydi.
24:49O günlerde bile saçlarını alnına kadar tarayıp yapıştırma alışkanlığı vardı.
24:54Bu da onu görenlerde rahatsızlık yaratıyordu.
24:58Kubisek onun gözleriyle ilgili şu ifadeleri kullanıyor.
25:02Yine de bu geleneksel ağız-burun-alın tanımı bana oldukça boş görünüyor.
25:07Çünkü bu yüzde gözler o kadar belirgindi ki başka hiçbir şey fark edilemiyordu.
25:13Görünüşü nasıl desem bu kadar tamamen gözlerin hakimiyetinde olan başka birini hayatımda hiç görmedim.
25:20Bunlar annesinin parlak gözleriydi.
25:22Ancak biraz sabit, delici görünümü oğlunda daha da belirgindi ve daha da güçlü ve anlamlıydı.
25:29Özellikle Adolf konuşurken bu gözlerin ifadelerini nasıl değiştirebildiği şaşırtıcıydı.
25:35Titreyen sesi benim için gözlerindeki bakıştan çok daha az şey ifade ediyordu.
25:40Aslında Adolf gözleriyle konuşuyordu.
25:43Ve dudakları sustuğunda bile ne söylemek istediği anlaşılıyordu.
25:46Evimize ilk geldiğinde onu annemle tanıştırdığımda annem bana şöyle dedi.
25:51Arkadaşının ne gözleri var.
25:54Ve onun sözlerinde hayranlıktan çok korku olduğunu gayet net hatırlıyorum.
26:00Bu kişinin gençliğinde olağanüstü niteliklerini ayırt etmenin nerede mümkün olduğu sorulsa sadece gözlerinde diye cevap verirdim.
26:09Tabii ki olağanüstü belagatı da dikkat çekiciydi.
26:11Ama o zamanlar buna gelecek için özel bir önem atfetmek için çok tecrübesizdim.
26:16Örneğin Hitler'in bir gün büyük bir sanatçı, belki şair ya da başka bir şey olacağından emindim.
26:23Daha sonra Viyana'da beni asıl yeteneğinin mimarlık alanında olduğunu ikna etti.
26:30Bu sanatsal hırslar için onun belagatı uygun değildi.
26:34Aksine engeldi.
26:36Yine de onu dinlemekten her zaman keyif almışımdır.
26:38Dili çok inceydi.
26:40Lehçeyi sevmiyordu.
26:42Özellikle yumuşak melodikliği ona tamamen iğrenç gelen Viyana lehçesini.
26:46Elbette Adolf Kelime'nin tam anlamıyla Avusturya'ca konuşmuyordu.
26:50Daha ziyade onun diksiyonunda, özellikle konuşma ritminde Bavyer alı bir şey vardı.
26:56Belki de bu 3. yıldan 6. yıla şu anki konuşma oluşumunun yıllarında babasının o zamanlar gümrük memuru olduğu Pasao'da yaşadığı gerçeğinden kaynaklanıyordu.
27:06Arkadaşım Adolf'un ilk gençlik yıllarından itibaren hitabet yeteneğini gösterdiğine şüphe yok.
27:12Ve o bunun farkındaydı.
27:14Konuşmayı severdi ve durmadan konuşurdu.
27:17Bazen fantezilerinde çok yükseldiğinde, bütün bunların bir hitabet alıştırmasından başka bir şey olmadığını düşünmeden edemedim.
27:24Sonra yine farklı düşündüm.
27:26Söylediği her şeyi doğru kabul etmeli mi?
27:29Adolf bazen hitabet becerilerini benim üzerimde görmüştü.
27:33Adolf bazen hitabet becerilerini benim üzerimde veya başkaları üzerinde test etti.
27:38Daha çocuk yaşındayken babamı beni atölyesinden çıkarması ve Viyana Konservatuvarına götürmesi gerektiğine nasıl ikna ettiğini hayatım boyunca unutamayacağım.
27:47Babamın sabit ve inatçı doğası da göz önüne alındığında bu önemli bir başarıydı.
27:52Yeteneğinin bu kanıtını aldığım andan itibaren, ki bu benim için çok belirleyici bir kanıttı, Hitler'in bu ikna edici konuşmayla başaramayacağı hiçbir şey olmadığını anladım.
28:02Konuşmalarını ölçülü ama etkili ceslerle vurgulardı.
28:06En sevdiği konulardan birini konuştuğunda, mesela Tuna Nehri üzerindeki köprüyü ya da müzenin yeniden inşası,
28:13hatta Linz için planladığı yeraltı tren istasyonu gibi kasıtlı olarak araya girer ve gerçekten bütün bunları yapacağına inanıp inanmadığını sorardım.
28:22Çünkü biz fakir insanlardık.
28:24Bu sırada ya hiç soruyu anlamamış gibi garip ve düşmanca bir bakış atar ya da el hareketiyle beni sustururdu.
28:33Devam edelim Kubisek'ten.
28:36Daha sonra alıştım ve 16 ya da 17 yaşında bir çocuğun devasa projeler geliştirip bunları bana ayrıntılı bir şekilde sunmasını komik bulmayı bıraktım.
28:46Sadece sözlerini dinleseydim her şey ya boş bir fantezi ya da tamamen delilik gibi görünürdü.
28:52Ama gözleri beni tamamen ciddi olduğuna ikna ediyordu.
28:57Adolf görgü ve doğru davranışlara büyük önem verirdi.
29:00Her ne kadar toplumu fazla önemsemese de sosyal davranış kurallarını titizlikle takip ediyordu.
29:07Sohbetlerinde arada bir gümrük memuru olan ve askerde de muhtemelen rütbe taşımış olan babasının konumundan bahsederdi.
29:14Ancak bu sırada hiç kimse onun aslında devlet memuru olmaktan ne kadar nefret ettiğini anlayamazdı.
29:20Yine de onun duruşunda kesin bir şey vardı.
29:23Kubitschek, Viyana'da o kiralık odada kalırlarken Adolf'un her gece pantolonunu özenle düzelterek yatağının altına koyduğuna şahit olmuştu.
29:33Bu biliyorsunuz eski zamanlarda insanların çok sık kullandığı bir yöntemdi.
29:38Pantolon sabah çok güzel ütülenmiş gibi dururdu.
29:41Hatta ben de merak edip bunu bir kere denemiştim. Gerçekten ütüleniyor resmen.
29:45Evet, giyimine kuşamına aşırı derecede özen gösteriyordu.
29:50Ve bunun toplum içindeki önemini çok erken yaşlarda anlamıştı.
29:54Bir de oyunculuğu vardı.
29:56Daha ileri zamanlarda belki buna şaşıracaksınız ama yakın çevresinde baya espiritual biriydi.
30:02Ben bunu başka bir kitapta daha okumuştum arkadaşlar.
30:05Onu Viyana'da tanıyanlar bir yanda gösterişli görünüşü, eğitimli konuşması ve kendinden emin duruşu ile
30:11diğer yanda yürüttüğü aç yaşam arasındaki çelişkiyi anlayamamışlar ve onu ya kibirli ya da kendini beğenmiş olarak görmüşlerdir.
30:19Aslında o ne biri ne de diğeriydi.
30:22Basitçe söylemek gerekirsek o herhangi bir burjuva düzenine uymuyordu.
30:26Adolf ara sıra çok iyi yemek yemesine rağmen oruç tutmayı güzel bir sanat haline getirdi.
30:32Doğru Viyana'da yemek için yeterli parası yoktu.
30:35Ama onlara sahip olsa bile açlıktan ölmeyi ve onları bir tiyatro koltuğuna harcamayı seçerdi.
30:41Başkalarının bildiği gibi hayattan zevk alma anlayışına sahip değildi.
30:46Sigara ve içki kullanmıyordu ve örneğin Viyana'da bütün gün sadece süt ve ekmek yerdi.
30:52Bedeni ilgilendiren her şeyi hor gördüğü için o zamanlar moda olan spor onun için hiçbir şey ifade etmiyordu.
31:00Bazı kaynaklar Adolf'un Tuna nehrini yüzerek geçtiğini yazar.
31:04Ancak Kubitschek böyle bir şey olmadı diyor.
31:07Yaptığımız en büyük yüzme Rodel Creek'teki kazara bir dalıştı.
31:12Özellikle kışın buz pateni pistleri olduğu için bisiklet kulübüne biraz ilgi gösterdi.
31:17Ve bunun tek nedeni hayran olduğu kızın orada paten yapmasıydı.
31:21Yürümek ise Adolf'u gerçekten de çeken tek egzersizdi.
31:25Her zaman ve her yerde yürürdü.
31:27Hatta stüdyomda ve odamda bile volta atardı.
31:30Onu her zaman yolda hatırlıyorum.
31:32Hiç yorulmadan saatlerce yürüyebilirdi.
31:35Daha önce biz Lins bölgesini baştan başa dolaşmıştık.
31:40Doğa sevgisi büyüktü Kubitschek'e göre.
31:43Ancak ondaki doğa sevgisi diğerlerinden farklıydı.
31:46Mesela doğayla ilgili herhangi bir araştırma yaptığını ya da bir şeyleri en azından merak ettiğini kimse görmedi.
31:53Sanki ondaki o bilgi açlığının sınırı tam da burasıydı.
31:57Doğayı bir bütün olarak kabul ediyor ve ona evim diyordu.
32:01Daha erken gençlik yıllarından beri gece yürüyüşlerini ya da geceyi evinden uzaklarda, yabancı yerlerde geçirmeyi seviyordu.
32:09Açık havada olmak onun üzerinde olağanüstü bir etki yaratıyor, şehirdekinden tamamen farklı bir insana dönüştürüyordu.
32:16Karakterinin bazı yönleri sadece bu zamanlar ortaya çıkardı.
32:20Geceleri kayınormanlarındaki sessiz patikalarda yürürken oldukça konsantre ve kendini toparlamış olduğu hissediliyordu.
32:28Ancak Kubitschek, bu arada, ondaki bir çelişkiyi hiçbir zaman anlayamadığını yazıyor.
32:34Güneş sokaklarda parıldadığında ve taze, hayat veren bir rüzgâr şehre ormanın kokusunu getirdiğinde,
32:41karşı konulmaz bir güç onu o dar, havasız sokaklardan, ormanlara ve tarlalara çekerdi.
32:46Ancak doğaya girer girmez de kırsalda yaşamasının artık imkansız olduğunu anlatmaya başlardı.
32:52Ona göre köyde yaşamak zorunda kalması korkunç bir şey olurdu.
32:56Tüm doğa sevgisine rağmen şehre döndüğünde hep mutluydu.
33:00Ancak tabii ki arkadaşı onu daha yakından tanımaya başlayınca bu çelişkinin nedenini de anlamaya başladığını söylüyor.
33:07Konu şu ki onun şehre ihtiyacı vardı.
33:10Yani oradaki izlenimlerine ihtiyacı vardı.
33:13Deneyimlerine ihtiyacı vardı.
33:15Oradaki olayların çeşitliliğine ve bolluğuna ihtiyacı vardı.
33:19Çünkü orada her şeyde bir payı olduğunu hissediyordu.
33:22Kendi çatışan çıkarları, kendi hırsları, niyetleri, planları ve arzuları olan insanlara ihtiyacı vardı.
33:29Bu açıdan bakıldığında köy genellikle çok basit, çok önemsiz ve çok değersizdi.
33:35Ve her şeye sınırsız ilgi duyma ihtiyacını yeterince karşılanmıyordu.
33:39Ayrıca onun için şehir bir dizi ev ve bir binalar topluluğu olarak da kendi içinde ilginçti.
33:45Çünkü mimarlığa eğilimi vardı her şeyden önce.
33:48Yani kısacası sadece şehirde yaşamak istediği açıktı.
33:51Öte yandan onu her zaman geren ve endişelendiren, ilgi ve yeteneklerinden sürekli talepte bulunan şehre karşı etkili bir karşı dengeye de ihtiyacı vardı.
34:01Yani dehşaj olabileceği bir alana.
34:04Ve aradığı şeyi kendisinin bile değiştirmeye ve iyileştirmeye çalışamadığı doğada buldu.
34:10Çünkü doğanın ebedi yasaları insan iradesi tarafından erişilmezdir.
34:14Doğada taraf tutmasına gerek yoktu.
34:17Bu nedenle de burada bu açıdan da dinlenmiş oluyordu.
34:20Tekrar tekrar geldiği şehrin dışında tenha bir yer arıyordu.
34:24Artık buralardaki her çalı, her ağaç ona tanıdıktı.
34:28Düşünceli ruh haline hiçbir şey müdahale etmiyordu.
34:31Bazen kitaplarını ya da resim malzemelerini toplayarak doğaya giderdi.
34:36Burada kitap okudu, resim çizdi.
34:38İlk şiirlerini de doğa ortamındayken yazdı.
34:43Daha sonra bu iki arkadaş daha güzel bir yer buldular.
34:46Burası Tuna Nehri manzarasını seyredebildikleri yüksek bir tepeydi.
34:51Adolf sakin akan nehir görüntüsünden hep heyecanlanırdı.
34:55Orada arkadaşına uzun uzun planlarından bahsetti.
34:59Şöyle yazıyor Kubitsek,
35:01Bazen duygulara boğulur ve hayal gücünü serbest bırakırdı.
35:04Bir keresinde Krimhild'in Hunların diyarına yolculuğunu o kadar canlı bir şekilde anlattığını hatırlıyorum ki,
35:11nehir boyunca sürüklenen Burgonya krallarının güçlü gemilerini gördüğümü sandım.
35:17Arada çıktıkları uzun yolculukları da anlatır yazar.
35:22Böyle zamanlarda Adolf'un renkli bir gömlek giydiğini ve yakasına da kravat yerine püsküllü bir ip bağladığını anlatır.
35:29Yanımıza yiyecek almazdık diyor.
35:31Yolda bir yerlerde illaki bir parça ekmek ve bir bardak süt bulurduk.
35:35Ne harika, ne kaygısız zamanlardı.
35:40Bu iki arkadaş otobüsleri ve trenleri sevmez her yere yaya giderlerdi.
35:45Bazen pazar günü gezilerine Kubitsek'in ailesinin kır evine ziyaret de eklenirdi.
35:50Böyle hafta sonları özellikle çok güzel geçerdi çünkü gençler çok lezzetli yemekler yeme şansını yakalarlardı.
35:58Sıcak yaz günlerinde ise Waldingad'ındaki küçük bir komşu köye gider ve oradan geçmekte olan Rodel nehrinde yüzerlerdi.
36:05Bu arada Kubitsek bir anısını anlatır ve bu onun hayatı boyunca gözünün önünden gitmeyen bir olaydır.
36:12Bir gün bu iki arkadaş yine nehirde yüzmek üzere evden çıktıklarında Kubitsek'in annesi çok fazla endişeliymiş, boğulurlar diye.
36:20O da arkalarından geliyor ve çocukları görebileceği bir yükseklikte oturarak onları izlemeye başlıyor.
36:26Kayanın dibi suymuş ve üzeri de yosunlarla kaplıymış, yani kayganmış.
36:32Zavallı annem, diye devam ediyor yazar, bizi izlerken kayarak suya düştü.
36:37O sırada ben ona yardım edemeyecek kadar uzaktaydım. Adolf ise ona yakın bir yerde kıyıdaydı.
36:43Hemen annemin arkasından atlayarak onu kurtardı.
36:48Adolf arkadaşının ebeveynlerine çok bağlıydı.
36:52Hatta artık Führer iken 1944 yılında Kubitsek'in annesinin doğum gününe bir paket yiyecek göndermişti
36:59ve Kubitsek annesiyle ilgili bu bilgileri nasıl elde ettiğini anlayamamıştı.
37:04Anlamayacak bir şey yok aslında. Üçüncü rahatta Gestapo'nun ulaşamayacağı insan yoktu.
37:10Bu arada ben şahsen kendi adıma bir şey söyleyeyim, Kağan olarak yani, Kubitsek ile karıştırmayın diye söylüyorum.
37:17Adolf'un çocukluktaki o ressamlık ve mimarlık yeteneklerini gördüğümde hep şunu düşünmüşümdür arkadaşlar.
37:24Bu adam aslında sanat okuluna kabul edilmeyecek kadar yeteneksiz değildi.
37:28Bakın bu çizimler onun eğitimsiz haliyle yaptığı çizimlerdir.
37:32İkincisi de belki de o ressamlık ya da mimarlıktan mezun olup çok sevdiği işini yapmaya başlasaydı tarih başka türlü akardı.
37:40Ama diğer taraftan maalesef tarih ya da tarihi olaylar olduğu gibi ya da olması gerektiği gibi gelişir.
37:47Bu nedenle de tarih varsayımlarla anlatılamaz diye bir deyim vardı. Yanlış hatırlamıyorsam.
37:56Bu akşamki yayınımızı veya bölümümüzü burada noktalayalım.
38:00Bazı önemli işlerim daha var açıkçası ve bu nedenle biraz kısa kesiyorum ama diğer bölümler daha uzun olabilir.
38:07Yeni bölümler yine ayda bir olmak üzere yayınların arasına serpiştirilecek.
38:12Ve biz muhtemelen yağmurlu sonbahar akşamlarında toplanıp,
38:17yoksul, gariban bir varoş çocuğunun tarihin en korkunç tiranına dönüşmesi hikayesini adım adım takip edeceğiz.
38:25Karakter analizleriyle birlikte.
38:27Kendinize iyi bakın, iyi geceler, iyi tatiller…