• 4 ay önce

Category

🗞
Haberler
Döküm
00:00:00La İlahe İll'Allah
00:00:07La İlahe İll'Allah
00:00:18La İlahe İll'Allah
00:05:34altyazı m.k.
00:05:36altyazı m.k.
00:06:001948 yılının
00:06:022008 Haziranında Erzincan'ın Kemaliye ilçesinin Başpınar köyünde hayata gözlerini açtı Mustafa Karahasanoğlu.
00:06:11Başpınar nahiyesi bu yakın tarihte başbağlar katlamı oldu.
00:06:18Bu başbağlar katlamı olan köy bize bağlı yani bizim nahiyeye bağlı olan bir köydür.
00:06:25Takriben 6 kilometre ilerinizde bir yer.
00:06:28Muhtemet bir babanın ev hanımı bir annenin evladı olan Karahasanoğlu henüz 2 yaşındayken İstanbul'a geldi.
00:06:37Babam İstanbul'da çalışıyordu ve dolayısıyla bizi 1950 yılında bir ablam ve ben 2 kardeş olarak 1950'de İstanbul'a geldik.
00:06:51Daha sonra diğer kardeşlerim İstanbul'da doğdular şu anda 5 kardeşiz 2 kız 3 erkek.
00:06:58Ben İstanbul'a geldikten sonra Gümüşsuyu'nda büyük dedemden kalma bir ahşap binada oturduk.
00:07:06Dedemin büyük dedemin yaptırdığı bir ev o.
00:07:10Ondan sonra 1968'de oradan taşındık Şişhane'ye taşındık orada bir daire almıştık o daireye taşındık.
00:07:191968'den sonra Şişhane'de oturmaya başladık.
00:07:23Annem de babam da ilkokul hatta annem ilkokul mezunda değil ilkokul 3'den sonra evlenecek diyerekten okuldan alınmış.
00:07:32Ama Allah rahmet eylesin annem çok akıllı bir kadındı.
00:07:36İlerideye adından sıkça söz ettirecek olan Mustafa Karahasanoğlu Namık Kemal İlkokulu ve Fındıklı Ortaokulunda zekiliğinin yanı sıra haşarılıklarıyla da dikkatleri üzerine çekiyordu.
00:07:49Bir gün şey oldu okulda imtihan yapılmasın diyerekten bir ayakkabı ökçesi lastik kavuşuk ayakkabı ökçesi lastik o günü fizik dersinden ortaokulda imtihan yapacak hocamız.
00:08:05Şu anda ismi de hatırımda değil ama çok otoriter bir hocaydı mümkün değil yani ona bu ders imtihan yapmayın demek mümkün değil.
00:08:13Tuttum ben o lastik ökçesini sobaya o zaman sobalıydı ortaokul bizim Fındıklı Ortaokulu sobaya attım.
00:08:22Amanın Allah bir duman bir duman bizim sınıfı bırak okulun tamamı o lastik ayakkabının ökçesini atınca sobaya okul tatil oldu.
00:08:33Ondan sonra müdür muavini kim yaptı bunu kim yaptı benim yaptığımı tabi söylediler.
00:08:39Müdür muavini beni döve döve tokat ata tekme atarak okuldan dışarıya kadar kapının dışına kadar kovaladı.
00:08:47Henüz 8-9 yaşlarındayken bir ayakkabı mağazasında çalışmaya başlıyor ve çıktığı bir canlı yayında söz konusu mağazadan hayatı öğrendiğini aktarıyordu.
00:08:58Çalışmaya Tanca Mağazası vardı eskiden meşhur bir Beyoğlu'nda İstiklal Caddesi'nde orada başladım.
00:09:06Tanca Mağazası'nda bir çok şey öğrendim.
00:09:09Tanca Mağazası çünkü o günün en büyük mağazalarından birisiydi.
00:09:16Oradaki ayrıntılar da yetişmek için önemli olan ayrıntılardı onları gördük.
00:09:26Büyüdükçe elektriğe merakı artıyor bu yüzden de lise tercihi Maçka Meslek Lisesi elektrik bölümü oluyordu.
00:09:35O lisenin sonları lise bu.
00:09:38Lise yılları mı?
00:09:39Maçka Sanat'ta zaten şeyde okul binası da Maçka Sanat.
00:09:44Burada şu arka ayakta kazaklı olan mı sizsiniz?
00:09:47Evet.
00:09:48Bize göre sol değil mi?
00:09:50En soldaki.
00:09:51En soldaki kazak o kazak annenizin dokuduğu bir kazak.
00:09:54Evet.
00:09:56Nereden bildin?
00:09:57Yani ev dokumasına benziyor.
00:09:59Biz arkadaş değildik biz ağabey kardeştik.
00:10:01Mustafa Bey o dönem atak, cesur, girişken, sosyal, milliyetçi muhafazakar.
00:10:08Dini konularda çok hassas şahsiyeti vardı o dönemlerde.
00:10:13Ciddi duruşu vardı.
00:10:14Bir arkadaşımız vardı aynı sınıfta.
00:10:17Abdülhamit hakkında ileri geri konuştu.
00:10:20Mustafa Bey tabi hemen işte tahtanın önünde böyle konuşuyor.
00:10:26Tahtanın önüne geldi.
00:10:28İşte ismiyle dedi yanlış söylüyorsun bunlar böyle değil.
00:10:32Bak arkadaşlarımıza yanlış bilgi veriyorsun falan.
00:10:36İşte öyleydi böyleydi derken başka bir arkadaş o arkadaşın sırtına dokundu.
00:10:42O arada ayağı kaydı arkadaş yere düştü.
00:10:48Mustafa Bey de tam onu eğildi ki kaldıra.
00:10:51O arada Aydın Arıkök diye bir Türkçe hocamız vardı.
00:10:55O girdi.
00:10:57Ben de tabi yanındayım Mustafa Beyin.
00:11:00O bizi kavga ettiğimizi zannetti.
00:11:02Bizi dışarı attı.
00:11:04Sırtından dışarı attı bizi.
00:11:06Henüz lise çağındayken şiirler yazmaya başladı.
00:11:1016-17 yaşlarında yazmış mesela.
00:11:1317 yaşında şiir yazmış.
00:11:1517 yaşında Ayasofya'ya dahi şiir yazmış.
00:11:17Mesela 1966.
00:11:19Yani burada kaç yaşında oluyor biliyor musunuz?
00:11:2118 yaşında.
00:11:22Mustafa Ağabey 18 yaşındayken yazmış bu şiiri.
00:11:24Hani nerede Sürat'in timsali yıldırımlar?
00:11:27Hani nerede çağ açıp çağ kapayan Fatihler?
00:11:30Bir vezire Mısır'ı değişmeyen Yavuzlar.
00:11:33Nerede Süleymaniye'nin mimarı Sinanlar?
00:11:36Daha lise yıllarından itibaren Ayasofya ile ilgili şiirleri var.
00:11:41Minarelerinden yükselirken Allahu Ekber.
00:11:43Ulu Hakan Fatih.
00:11:45Cami olarak kalsın der.
00:11:47Kefensiz vatan o namüthanahi şehitler.
00:11:50Nesle onu mabed olarak bıraktık der.
00:11:53Liseyi 1968 yılında bitiriyor.
00:11:56Akabinde kazandığı Yıldız Üniversitesi'nin elektrik bölümünden 1974 yılında mezun oluyordu.
00:12:04Yıldız Teknik burası o zaman.
00:12:07Sol tarafta Yıldız evet.
00:12:09Evet.
00:12:11Müzik
00:12:19Daha ilk siyasi şeyimiz orada başladı bizim.
00:12:22Görüşlerimiz derken yani böyle sola karşı bir reaksiyonumuz devam etti.
00:12:32Siyaset ve gazeteciliğe büyük ilgisi vardı.
00:12:35Gündüzleri tabi okuyordu.
00:12:37Tahsil hayatı vardı.
00:12:40Akşam ve geceleri de parti çalışmalarına giderdi.
00:12:43Hatta rahmetli babam Mustafa saat 11'den sonra kapıyı kilitleyeceğim şeklinde de uyarıda bulunurdu.
00:12:51Ama tabi o dava aşkıyla pek ona da aldırış etmezdi.
00:12:55Babam olan saygısızlığından değil.
00:12:58Baba önemli bir dava insanı olmak için fedakarlık yapmamız gerekir şeklinde babamı da ikna etmeye çalışırdı.
00:13:08Abi mühendis de aslında.
00:13:10Mühendis olmasına rağmen sürekli belli bir temel hedefi vardı.
00:13:16Türkiye'de siyasetle her şey hallolmaz.
00:13:19Siyaseti de yönlendiren medya gücü var.
00:13:24Mühendis olmasına rağmen o sürekli siyasette de genç yaşlarda başlamış olmasına rağmen
00:13:3119 yaşında 20 yaşında siyasete başlamış olmasına rağmen sürekli gözü basındaydı.
00:13:38Ve Türkiye'de Osmanlı dönemindeki basını dahi incelemiş ve
00:13:45sol cenahın bu olaya ne kadar yakından ilgi gösterdiğini ve
00:13:50toplum nezdinde olmayan gücünü basın sayesinde nasıl kazandığını görmüştü.
00:13:56Milli gazetede bu tan matbaası vardı eski 63'te
00:14:02Hüseyin Üzülmez'in bombaladığı gazetenin olduğu binada Milli gazetenin yeri vardı.
00:14:09Ebussu Caddesi'nde girerken orada Mustafa işe başladı.
00:14:15Mustafa da ilk zamanlar babasının Langa'daki nalbur dükkanına gidip gelirdi.
00:14:21Siyasi çalışmalarına 1969 yılında Milli Nizam Partisi Beyoğlu Gençlik Kolu Başkanlığı ile başladı.
00:14:30Azmi ile herkesi kendisine hayran bırakan bir adam vardı.
00:14:35Çok geçmeden siyaset merdivenlerini bir bir tırmanıyordu.
00:14:40O dönem Milli Türk Talebe Birliği'ne gidip geliyordu.
00:14:431973'de Milli Selamet Partisi Beyoğlu Gençlik Kolu Başkanı
00:14:481975 yılında Milli Selamet Partisi İstanbul Gençlik Kolu Başkanı
00:14:531976-1979 yılları arasında
00:14:57Ankara'da Milli Selamet Partisi Genel Merkezi'nde Teşkilatlanma Genel Sekreteri olarak çeşitli görevler yaptı.
00:15:05Gençlik Kolları Başkanımdır.
00:15:07Onunla beraber Nizam Partisi, Selamet Partisi'ni kurduk.
00:15:14Onunla beraber İl Başkanlığı yaptık.
00:15:18Onunla beraber o Gençlik Kolları Başkanı, ben İl Başkanı olarak
00:15:249 sene ben iş portazıyım, o elektriksi, teknisyen.
00:15:32Yokluk içerisinde 9 sene iki seçim yaptık İstanbul'da.
00:15:399 sene Mustafa Beyoğlu Gençlik Kolları Başkanı oldu.
00:15:44Merkez Gençlik Kolları Başkanı oldu.
00:15:46Türkiye Gençlik Kolları Başkanı oldu.
00:15:48Mustafa Bey'in tek istediği nerede bana vazife varsa ben oraya giderim diyen bir adamdı.
00:15:56Yani ben dedim ki arkadaş sen buradaki hizmetin bana göre gazetedeki hizmetinden daha büyük olur dedim.
00:16:04O burada evi barkı toparladı, Ankara'ya geldi ve orada
00:16:10aslında Teşkilat Başkan Yardımcılığı Sekreterliği falan gibi dedik ama
00:16:16yani doğrudan doğruya benim başkan yardımcımdı yani doğrudan doğruya ben Teşkilat Başkanıydım.
00:16:231974 yılında Milli Gazetede Müessese Müdürlüğüne getirildi.
00:16:29Çalışkanlığı, pratik zekası ve tevazusuyla dikkatler ona yöneliyordu.
00:16:35Daha o dönemden başlamıştı Milli Görüş'ün efsane lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan'a hayranlığı.
00:16:43Milli Nizam Partisi yeni kurulmuş.
00:16:45Milli Nizam Partisi yeni kurulduğunda geniş halk kitlelerine Milli Nizam'ı anlatmak için çırpınıyorlar.
00:16:53Farklı siyasi partiden bir etkinlik var Beyoğlu'nda, Tepebaşı Gazinosu'nda.
00:17:00Orada konuşmacı ki bir milletvekili diyor ki Necmettin Erbakan diye birisi çıkmış
00:17:08işte ağır sanayi yapacakmış, şöyle yapacakmış, böyle yapacakmış, fabrika yapan fabrikalar yapacakmış.
00:17:15Ya bir Allah'ın kulu böyle bir şeyin Türkiye'de nasıl olabileceğini anlatabilir mi ya diyor.
00:17:22Konuşmanın akışı içerisinde etkinliğe katılmış ağabeyim de, 2-3 de arkadaşı da var yanında.
00:17:30Gidiyor kürsüye, mikrofonu kapıyor milletvekilinin elinden.
00:17:35Ben size anlatacağım diyor.
00:17:37O şaşkınlıkla 2-3 cümlede sarf ediyor ve ondan sonra tabi bir arbede çıkıyor orada.
00:17:431975 yılında tek adam Erbakan adlı bir kitap dahi yazdı Erbakan Hoca için.
00:17:50Peki Mustafa Ağabey Erbakan Hoca'ya niye bu kadar saygı duyuyordu?
00:17:54Erbakan Hoca'nın açtığı çığır ve İslamcılık düşüncesine verdiği büyük mücadele.
00:18:01Çünkü Mustafa Ağabey'e göre Türkiye'de Müslümanlar önünü açan, onları yüreklendiren ve bugün Müslümanların eldettiği büyük kazanımların öncüsü ve lideri tabi ki kitabı da vardır.
00:18:13Tek adam Erbakan'dı.
00:18:14Mustafa Ağabey'in Erbakan sevgisi din inançlarından kaynaklanan bir sevgiydi.
00:18:18Ki hepimiz öyleydik.
00:18:20Yani Erbakan Hoca'yı rahmetli Müslümanların lideri olarak tanımlardık.
00:18:25Kafamızı öyle bir yere oturtturduğumuz için hepimiz Erbakan'ı severdik.
00:18:30Tabi Erbakan'ın yanında daha fazla vakit geçirenler, Erbakan'ın fikirlerine daha fazla aşina olanlar daha fazla severlerdi.
00:18:40Onların sevgisi bizden de yüksek olurdu.
00:18:42Mustafa Ağabey onlardan biriydi.
00:18:44Mesela Erbakan Hoca'ya Erbakan denilmesine Mustafa Bey'in tahammül etmediği vakitler olmuştur ben rastlıyorum.
00:18:50Herhangi bir vatandaş gelir işte Erbakan Hoca'dan bahsedeceği zaman Erbakan diye söylerdi.
00:18:57Ona bir hoca sıfatı koymazsa veya hocamız demezse Mustafa Bey öfkelenirdi.
00:19:04Ben karşısından kovduğu insanların olduğuna şahitlik yaptım.
00:19:08Ama bu Erbakan sevgisinin temeli İslam sevgisidir, din sevgisidir.
00:19:14İslami eserleri çok okurdu.
00:19:16Hatta kendi bazı şiirleri de vardır.
00:19:19Şiir de yazardı.
00:19:20Necif Adım'ın kitaplarını böyle satır satır okurdu.
00:19:28İdeolog örgüsünü belki 3-5 defa okumuştur.
00:19:31Milli Selamet Partisi'nin olaylı 1978 kongresine kelimenin tam anlamıyla damgasını vuruyordu.
00:19:39Erbakan Hoca muhaliflerine karşı o kongrede büyük direniş göstermişti.
00:19:45Milli Selamet Partisi kongresinde Korkut Özal da genel başkanlığa aday oldu.
00:19:51Mustafa Karahasanoğlu Korkut Özal'ın bu adaylığını engelledi.
00:19:56Dedi ki biz İslami bir hareketiz bizde ikinci bir aday çıkmaz.
00:20:00Bu kongrede ben kavgayı ben çıkardım.
00:20:06Korkut Bey Allah rahmet eylesin söz istedi.
00:20:11Şener Bey söz vermedi.
00:20:15Usturuplu bir şekilde meseleyi geçişletip vereceğim söz vereceğim size hakkınızda zayi olmayacak falan dedi.
00:20:24Ama söz vermedi.
00:20:28Sonra Şener Battal söz vermedi Korkut Özal konuşmaya mı başladı?
00:20:32Konuşmak istedi.
00:20:33Konuşmak istedi kürsüye mi çekti?
00:20:34Kürsüye doğru yürüyordu.
00:20:35Ben de kalktım önüne çıktım yakasından tuttum koltuğunu.
00:20:41Ama herkes şunu anlatıyor Mustafa Karahasanoğlu orada elini belini attı.
00:20:45Sonraki sefer hemen ona ihtiyaç hasıl olmadı.
00:20:53İş kontrolü elden çıkardığımızda çıktığı zaman ona müracaat ettik.
00:20:59Peki gerçekten sizi tutan olmasaydı orada bir olay olabilir miydi?
00:21:03Olurdu zaten oldu da ufak ufak çaplı oldu.
00:21:07Yani gümrüklaşma şeklinde oldu.
00:21:12Tayyip Erdoğan Korkut Özal değil mi onlar bir grup olarak.
00:21:16Tabii.
00:21:17Dertleri neydi o zaman?
00:21:18Genel idare kurulunu değiştirmek istiyorlardı.
00:21:21Korkut Özal adaylıktan vazgeçti.
00:21:24Mustafa Bey'in o aşırı tepkisi üzerine adaylıktan vazgeçti.
00:21:28Yıllar sonra Korkut Özal'ın yanına gitti.
00:21:32Geçmiş dönemdeki bu olay için ondan helallik istedi.
00:21:36Dedi ki ben o gün imanımın insanlığımın gereğini yaptım.
00:21:42Samimi bir hareketti.
00:21:44Senin şahsına karşı yapılmış bir hareket değildi dedi.
00:21:47Korkut Özal dedi ki ben sana bütün haklarımı helal ettim.
00:21:51Bütün Müslümanlara da haklarımı helal ettim.
00:21:55Sadece yeni Asyacılara hakkımı helal etmedim.
00:21:58Ahirette onlarla hesaplaşacağım dedi.
00:22:00Çünkü dedi bir sofrada ayran içerken, ayran dolu bardağı broşür yaparak Anadolu'da milyonlarca dağıttılar.
00:22:13Korkut Özal rakı içiyor diye.
00:22:16Bu iftirayı dedi hazmedemedim.
00:22:18Onlarla ahirette hesaplaşacağım dedi Korkut Özal.
00:22:23Hayranı olduğu Prof. Dr. Necmettin Erbakan tarafından 1979 yılında Milli Gazete Genel Yayın Yönetmenliğine getirildi.
00:22:33Koltuğa gelişiyle gazetede çok ama çok şey değişiyordu.
00:22:38Tirajlar bir anda patlıyordu.
00:22:41Mustafa abi bir kampanya başlattı Milli Gazete'de.
00:22:44Her köye bir Milli Gazete diye bir kampanya.
00:22:47Hedef 100 bin Milli Gazete satmaktı.
00:22:51Bunu İstanbul'da esnafları dolaşarak sizin köyünüze gazete gönderelim.
00:22:57Bunun ismini siz karşılayın.
00:22:59Bu şemaya oturan bir kampanyaydı.
00:23:02O kampanyayla birlikte gazetenin tırajında ciddi bir yükseliş oldu.
00:23:06İşini öyle seviyordu ki kimi zaman makine başına koşuyor kimi zaman da gazete dağıtımına.
00:23:14Mustafa abi bir gazete patronu işte bir genel müdür böyle bir fıtratta insan değildi.
00:23:23Çalışan işçiydi gazetede.
00:23:25Mustafa abi paketleme servisine inerdi eline bir eldiven takardı paketleme yapardı.
00:23:30Gazete paketi yapardı.
00:23:32Bir 200'lük toçumuz vardı onunla paketler havalanına gönderilir.
00:23:37Bir paket iki paket yetişmez geride kalır.
00:23:40Mustafa abi Murat 131 arabamız vardı.
00:23:43Biner o arabaya o paketleri vurur sırtına havalanına götürür.
00:23:48Geriye döner yani böyle işçilerle birlikte işçi gibi çalışan patrondu.
00:23:53Kendisini çalışanlarından hiçbir zaman ayırmazdı.
00:23:56Ben bile Milli Gazete'de bir dönem şey yaptım genel yayın yönetmenliği yaptım.
00:24:01Zaman zaman yemekhaneye inmezdim yemeğimi getirttirirdim.
00:24:05Mustafa abi de böyle bir şey yoktu yani Mustafa abi gider yemekhanede yemeğini yer.
00:24:09Ondan sonra çıkar işinin başına gelir.
00:24:11Bir işçi gibi çalışır eline makası alır.
00:24:14Geçer pikaj montaj masasının başına eğer iş yetişmiyorsa orada onlarla çalışır.
00:24:19İşte arabaya şoförlük yapar.
00:24:21Eline ip alır paket bağlar.
00:24:24Gazete paketi bağlar.
00:24:25Böyle bir özelliği vardı.
00:24:27Milli Gazete'de genel müdürlük makamında.
00:24:30Seka'dan o zaman gazete basımı için kullanan bobinler geliyor.
00:24:36Hava yağmurlu.
00:24:38Bobinler indiriliyor.
00:24:40Birkaç personel bobinleri kapalı mekana alacaklar.
00:24:44Kendisi dayanamıyor ve iniyor.
00:24:48Bir genel müdür olmasına rağmen o bobinlere yardım ederek kapalı mekana alınmasını sağlıyor.
00:24:54Birkaç şeyi bir arada götürebildiği için daha diğer medya patronları gibi değil.
00:25:00Personelle ilgilenmeyi ve patronluğunu da kendisi yapıp.
00:25:04Aynı zamanda genel yayın yönetmenliğini de yürüttüğü için altında çalışan arkadaşları da çok iyi anlayabilen daha iyi bir iletişimi vardı.
00:25:15Çünkü her şeyle beraber mesela basit bir şey söyleyeyim.
00:25:18Daha önce de söyledim ya hiçbir şey erirmez yapar diye.
00:25:21Akşamleyin araç kalmamış birisi eve gitmesi lazım.
00:25:24Alır arabasıyla götürür bırakırdı yani evini.
00:25:26Kaynakları ekonomik kullanıyor yeni kaynak arayışlarına girmeyi de ihmal etmiyordu.
00:25:32Bu dönemde Türkiye'de ilk defa temsilcilik sistemiyle gazete abone dağıtım sistemini kuruyordu.
00:25:40Mühendislik fakültesinden bitirmiş mezun olmuş olmasına rağmen gazetecilik dürtüsü üst yetenekteydi.
00:25:49Gerçekten fotoğrafıyla haberin girişiyle ve başlığıyla manşetiyle hepsiyle dört dörtlük olmasını arzu ederdi.
00:25:58Kendi altında çalışan personeliyle abi kardeş gibiydi.
00:26:03Kendisi bir işletme sahibi olmasına rağmen herhangi bir personelle randevu almadan görüşebilirdi.
00:26:12Efendim işçi patron şeyi yoktu onda.
00:26:16İşçiyi bir kardeşi gibi görür, emekçiye çok değer verirdi.
00:26:22Allah rahmet eylesin rahmet diler bakan zamanında.
00:26:25Mikro Mustafa derlermiş daha da küçükken yani her şeyi yapardı oğlum her şeyi.
00:26:31Yani işte ben genel yönetmeniyim şunu yapmam bunu yapmam.
00:26:37Hem kabiliyet hem de alçak gönüllülük mü diyeyim şey değildir her şeyi kendisi yapardı.
00:26:43Tevazusu çok konuşuluyordu.
00:26:46Tabi daha sonraki yıllarda o milli gazetede görev yapıyordu biz de tahsil hayatına devam ediyorduk.
00:26:57Mustafa abim abim olduğu için demiyorum insanı insan yapan değerlerin birçok vasıfları kendisi bünyesinde toplamıştı.
00:27:06Örneğin mütevazilik olsun, vefakarlık olsun, cesaret olsun, dürüstlük, doğruluk olsun bu konularda hemen hemen hepsi kendi uhtesinde vardı.
00:27:19Tabi bu tevazusu zaman zaman tartışma konusu olmuyor değildi.
00:27:24Bir dostumuz demiş ki ya Mustafa beyden de genel müdür olmaz.
00:27:29Niye dediklerinde merdivenleri ikişer ikişer çıkıyor.
00:27:33Genel müdür basamakları bekleyerek durarak çıkar.
00:27:38Milli gazete genel yayın yönetmeni sıfatıyla 12 Eylül 1980 darbesi döneminde zaman zaman ciddi problemlerle karşılaştı.
00:27:48Bir dönem yazışları müdürlüğümüzü de yaptı bizim.
00:27:52Sezai abi bir şiir yazıyor.
00:27:54Gez dünyayı gör mera mı otladığın yer mera mı küfürle anlatırsın fikirden yoksun mera mı.
00:28:06Böyle bir dörtlüktü Sezai abi birinci sayfaya koymuş müşahhas bir hedefe yönelik söylenmiş bir şey değil.
00:28:13Bir fikri olmadığı halde cahilce ileri atılanlara yönelik bir şey bu.
00:28:20Yani adresi belli değil kime uyuyorsa o alır bunu.
00:28:23O günlerde Kenan Evren Konya'da bulunuyor.
00:28:29Sıkı yönetimde siz bununla Kenan Evren'i kastettiniz Paşa'yı kastettiniz devlet başkanına böyle hakaret ettiniz gerekçesiyle gazeteyi kapattılar.
00:28:39Gazete bir hafta kapalı durdu sonra açtılar.
00:28:44Aradan 10-15 gün geçti.
00:28:47İkinci kez gazeteyi tekrar kapattılar.
00:28:50Bu sefer 45 gün gazete kapalı durdu.
00:28:5445 gün sonra Mustafa abi Ankara'ya gitti bir kısım görüşmeler falan yaptı.
00:28:58Gerekçe yok yani niye bunu kapatıyordu sonra.
00:29:01Gazetenin yasağı kaldırıldı.
00:29:03Zaman zaman sansür yiyordu.
00:29:05Bu tarihlerde sürekli Erbakan Hoca'nın fotoğraflarını haberlerini veriyor Milli Gazete.
00:29:11Dolaylı olarak 12 Eylül darbecileri tarafından ya o haberleri yapmayın yoksa sizi yasaklarız diye tehditler geliyor.
00:29:19Zaman zaman ilginç uyarılar da alıyordu.
00:29:23Senin gazeteni de kapatırız seni de gözaltına alırız şeklinde tehditlerde de bulunmuşlar kendisine.
00:29:30Ama o hiçbir zaman yığılmadan korkmadan cesur bir şekilde yayınlarına devam etmeyi de başarmıştır.
00:29:37Sıkı yönetim komutanlığındaki o generallerden birisi ayrıca da çağırıyor.
00:29:42Siz bula bula Kenan Evren'in ve yanındaki kuvvet komutanlarının hep böyle kötü resimlerini mi bulup birinci sayfaya koyuyorsunuz diye.
00:29:52Haberler eleştirel haber olmasa bile resimle siz mesajınızı veriyorsunuz diyerekten Mustafa Kara Hasanoğlu'na bir anlamda bir tehditte bulunuyor.
00:30:03Abim de söylediği şey şu Milli Gazete'nin imkanları yetersiz.
00:30:08Eğer siz arşivinizden bir şeyler verecek olursanız biz o resimleri de seve seve kullanırız diyor.
00:30:14Hakkında onlarca dava açılmıştı.
00:30:17Gazetenin davası çoktu.
00:30:20Bu sadece 12 Eylül'ün ürünü değil bu davalar.
00:30:26Ne yapsa yapsın Milli Gazete hiçbir zaman Mustafa abi döneminde de hiçbir zaman yakasını davalardan kurtaramadı.
00:30:33Bunun içerisinde mesela ibretlikler vardır.
00:30:35Yanlış hatırlamıyorsam Osman Tunç abinin yazı işleri müdürlüğü döneminde,
00:30:40Tercüman gazetesinde veya Cumhuriyet gazetesinde ikisinden birinde Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili bir şey var.
00:30:48Bir değerlendirme var, bir makale var.
00:30:51Milli Gazete de onu alıyor.
00:30:53Basından diye bir köşesi var.
00:30:55Basından seçmeler yapıyor.
00:30:57Orada yayınlıyor.
00:30:59Bununla ilgili dava açıldı.
00:31:01Osman abi savunmaya gittiğinde diyor ki bu bizim görüşümüz değil.
00:31:06Bu yazıyı biz yazmadık.
00:31:08Yazı üzerine herhangi bir yorumda da bulunmadık.
00:31:10Gazetemizin basında diye bir köşesi var.
00:31:13Yazıyı beğendiğimiz için aldık.
00:31:17Bu yazıyı yayınlayan Filanca gazeteye hiçbir dava açılmadı.
00:31:21Ondan sonra biz yayınladık, bize dava açıyorsunuz.
00:31:27Hakim Bey diyor ki onlar bunu yaparlarsa Atatürk'e övgü olarak yaparlar.
00:31:33Ama siz bunu yaparsanız biz Atatürk'e küfür olarak kabul ederiz.
00:31:37Bazen kendisini tuhaf durumlar içerisinde bulduğu da oluyordu.
00:31:42Bir takvim çalışması yapıyor Mustafa Kararsanoğlu.
00:31:46Milli Gazete çatısı altında ve günlük takvimi, blog takvimi okullarına dağıtmak üzere bir çalışma yapıyor.
00:31:54O çalışma içerisinde 10 Kasım'a o güne çürük iple kuyuya inilmez diye bir atasözümüzden gelmiş.
00:32:02Mustafa Kemal yok, Atatürk yok, herhangi bir şekilde ima yok.
00:32:07Sıkı yönetim komutanlığı çağırıyor ve diyor ki burada siz çürük ipten kastınız, Mustafa Kemal'de savunmanızı yapın.
00:32:16Şunu söylüyor savcıya, siz aslında benim sandalyemde oturmanız gerekirdi.
00:32:22Siz Mustafa Kemal'i çürük ip olarak nasıl tanımlarsınız?
00:32:26Bu takvimde siz Mustafa Kemal ismini görmeden çürük iple kuyuya inilmez atasözümüzü,
00:32:33hemen herkesin bildiği bir atasözünü bula bula Mustafa Kemal'e mi atfedebiliyorsunuz diye
00:32:39bir anlamda onların yaptıkları anlamsız işi de kendi yüzlerine vurmuş oldu.
00:32:46Böyle bir cesarete sahipti.
00:32:48Ben biliyorum ki, eminim ki evet Mustafa Kemal için çürük iple kuyuya inilmez sözünü bilinçli olarak kullanmamışlardı.
00:32:57Ama Kenan Evren'in resmini kullanırken kötü resminden seçin demiş olduğunu ben tahmin ediyorum.
00:33:04Gazeteye getirdiği ticari ve fikri yenilikler bazılarını rahatsız ediyor
00:33:10ve 1982 yılında Milli Gazete Genel Yayın Yönetmenliğini bırakmak zorunda kalıyordu.
00:33:17Mustafa abinin şahsiyetinde, kişiliğinde bunlar bir değişikliğe yol açmazdı.
00:33:21Mustafa abi iş yapacağı zaman simit yemeye alışmış bir insandı.
00:33:26Yani gideceğiz bir yerde restoran bulacağız, oturacağız, yemek söyleyeceğiz, hizmet edilecek, yemek yiyeceğiz, vakit gidecek.
00:33:32Hiç buna gerek yok. Giderken bir tane simit alırız, yolda yiye yiye gideriz.
00:33:37Yani öbürü ya böyle şey mi olur, gazete patronu mu olur?
00:33:40Gazete patronları o zaman başbakanları ayaklarına çağırıyorlar yani.
00:33:44Hükümet kuruyorlar, hükümet yıkıyorlar.
00:33:46Mustafa abi o ekonomik şeylerin üstesinden gelebilmek için gazeteciliğin dışında işler de yaptı.
00:33:52Mesela bir dönem bir fabrikayla anlaşarak özel seccade ürettirdi.
00:33:58Seccade satışı yaptırdı gazetede. Bir dönem ısıtıcı satışı yaptırdı.
00:34:03Bir dönem kurbanlık satışı yaptırdı.
00:34:07Bunlarla gazetenin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyordu.
00:34:11Böyle bir yoğun gayret içerisindeyken hiç anlam veremediğimiz bir şekilde Milli Gazete'ye yeni bir abimiz geldi.
00:34:21Pazarlama şirketi kuruyor.
00:34:23Halı seccadeden tutun, kışın battaniyedir, kömürdür.
00:34:31Kurban bayramlarında kurbanlık satışları hep bunlara bir şekilde dahil oluyor.
00:34:37Ve gazeteye ciddi manada geliri elde ediliyor.
00:34:40Tabi bu bazılarını rahatsız ediyor.
00:34:44O dönem tabi gazete anonim şirket.
00:34:47Bazı yetkililer, bazı iyiciler bundan rahatsız oluyor.
00:34:51Yani tabiri caizse Mustafa abimin başarısından rahatsız oluyorlar.
00:34:57Tabi bu başarısından rahatsız olmaları sebebiyle de Mustafa Bey'i bir nevi küstürmeye çalışıyorlar.
00:35:07Bir takım baskılar, bir takım sıkıntılı durumlar oluşturarak neticede Mustafa abim ayrılmak durumunda kalıyor.
00:35:16Belki oradan ayağının kaydırılmasına da sebep olan ya merdivenleri bu genel müdür ikişer ikişer çıkıyor.
00:35:25İkişer ikişer merdiven çıkan adamdan genel müdür mü olur?
00:35:29Burada çalışan insanlar ikişer ikişer merdiven çıkan adamın sözünü dinler mi diye ta Ankara'ya kadar eleştiriler götürülmüş.
00:35:39Ve ondan sonra Mustafa Karahasanoğlu otorite sağlayamaz bu gazetede diyerekten ki 3 yıl boyunca o gazeteyi hem de 100.000'in üzerine tıraş çıkartarak,
00:35:51darbe döneminde 100.000'in üzerine tıraş çıkartarak çalıştıran bir kişinin ayağını kaydırmışlardı.
00:35:59Ama ben burada mütevazi yaşamanın her zaman için önemli olduğuna inanıyorum.
00:36:05Bu noktada da Mustafa Karahasanoğlu'nun kendi özel hayatında da nasıl yaşadığını herkes biliyor.
00:36:12Müslümanların terörize olmamasında, Müslümanların demokrasi sınırlar içerisinde kalmasında ve bugün medeni dünya hangi çerçevede hak arıyorsa,
00:36:24Müslümanların da o çerçevede hak aramasında Milli Gazetenin çok büyük bir rolü var.
00:36:29Bu da Mustafa abi ile başlamıştır Milli Gazete'de.
00:36:32Mustafa Bey aslında İslamcı bir gazeteciliğin cesur yayıncılığın taviz vermeden de başarılı olunabileceğinin ve tabu yıkılabileceğini gösteren bir abi olmuştur.
00:36:43Bunu da çok rahat söyleyebiliriz.
00:36:45Hem de şahsiyetli duruşu öğretti aslında.
00:36:48Ve Türkiye'de birçok kişiye şahsiyetli yayıncılığı, gazeteciliği, Müslümanların da cesurca gazetecilik yapabileceğini,
00:36:57korkmamaları gerektiğini, komplekse girmemeleri gerektiğini bence fiili olarak yaşadı ve gösterdi diyebilirim.
00:37:13Artık onun için yeni bir serüven başlamıştı.
00:37:17Daha sonra kendisi bir şirket kurdu Yarpaş adı altında.
00:37:23Bu şirket kitap, o zaman Abdüssemet'in hatim setleri, kasetleri vardı.
00:37:31Bunların pazarlanacak bir şirket kurdu ve o şirkette faaliyetlerine devam ediyordu.
00:37:37Ama hedefi vardı, amacı vardı günlük bir gazete çıkartmaktı.
00:37:41Yazmalı, çizmeli, fikirleriyle davasının mücadelesini verecek mecralar lazımdı.
00:37:47Nuri dedi önce bir haftalık dergiyle başlayalım, bir nabız yoklayalım.
00:37:52Eğer dergi taban tutarsa karşılık görürse o zaman günlük gazeteye geçeriz.
00:37:58Tamam mı abi dedim.
00:38:00Mustafa Bey'in Müslümanların sesinin çıkmadığı bir süreçte, sesinin çıkmadığı bir dönemde
00:38:07Müslümanları ortaya çıkartmak için, Müslümanlara bir cihat aşkı aşılamak için bu işe başladı.
00:38:17Dolayısıyla hedefi hep bu yöndeydi.
00:38:20Umarım Allah rızası için Türkiye'de Müslümanları ne yapacağız da ayağa kaldıracağız.
00:38:24Sadece cihat yapardım.
00:38:26Sadakati en başta davasınaydı.
00:38:29Yani davasına sadıktı, onun bir davası vardı.
00:38:32Neydi o dava?
00:38:33Necip Fazıl'ın ifade ettiği gibi Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşı.
00:38:38Yani bu aslında Osmanlı'nın tarihi yıkılmasıyla birlikte İslam dünyasının parçalanmışlığı
00:38:45ve İslam birliğinin yeniden ihyası, İslam davasının yeniden hak ettiği noktaya gelmesi,
00:38:50Müslümanların şuurlanması ve o parçalanmışlığın giderilmesi ve İslam'ın yeniden şahsiyetine,
00:38:59Müslümanların yeniden vakuruna kavuşması davasıydı.
00:39:02İşte buna sadık kaldı ve bunun mücadelesini verdi aslında.
00:39:06Cesaret Denizi'nin gür dalgası Mustafa Karahasanoğlu, 1983 yılında İslam takvimini çıkardı.
00:39:14Nisan 1990'da Cuma Dergisi'ni yayın hayatına sokmuştu Karahasanoğlu.
00:39:21500 sayıya ulaştı Cuma Dergisi.
00:39:24Bizde çıkan dergiler, gazeteler hep başkalarının himmetiyle, yardımıyla ayakta durmuşlardır.
00:39:30Mustafa Bey tamamen kendi satışı, kendi alın teri ve yanında da iki kardeşi daha var ama ana kumanda merkezi Mustafa Karahasanoğlu.
00:39:43O tarihlerde Abdurrahman Diripak, Yılmaz Yalçıner, Hasan Karakaya, Hüseyin Üzmez, Ahmet Kekeç,
00:39:53onlarla birlikte haftalık dergiyi yayın hayatına soktuk ve o tarihlerde gerçekten Cuma Dergisi iyi bir karşılık gördü okul kitlesi tarafından.
00:40:06Hatta Almanya'da dahi 15.000'e yakın bir abone, Avrupa dahil, Almanya, Fransa, Avusturya dahil 15.000'e yakın bir abone sağladık.
00:40:17Türkiye'de de ciddi bir karşılığı oldu aşağı yukarı 50.000 civarında bir abonesi oldu.
00:40:23Çünkü o tarihlerde haftalık İslami bir dergi tek Cuma Dergisi idi ve Cuma Dergisi Anadolu'da da temsilcilikler noktasında ciddi bir sayıya ulaştı ve o zaman kararını verdi.
00:40:37Ve işte o gün 12 Eylül 1993, 12 Eylül darbesinin tam da 13. yıl dönümünde büyük işler yapıp vesayete kafa tutacağı Beklenen Vakit gazetesini çıkardı.
00:40:5212 Eylül tarihi de anlamlı bir tarihtir, askeri vesayete karşı bir semboldür, karşı çıkmaktır ve o şekilde biz yayınlarımızı 12 Eylül'de başlattık.
00:41:06Tabi kısa zamanda bir teveccüh gördü gazete, çünkü o güne kadar İslamcı bir yayın organı bu şekilde şer odaklarına karşı sert manşetler atmıyordu.
00:41:21Ama o tarihteki ismiyle Anadolu'daki vakit o görevi yerine getirmekte gerçekten başarılıydı.
00:41:28Vakit gazetesinin kuruluşunda teknik imkansızlıklar yani anlatmaya başlasam ben gerçekten insanlar özellikle de gazetelerin o teknik hizmetlerinin nasıl görüldüğünü bilen insanlar kahkahalarla gülerler.
00:41:45O denli lavaboda film banyo yapılmaz.
00:41:49Bunun bir makinası var, evet 1993 şartları 1950-60 şartlarından bahsetmiyoruz.
00:41:561993 şartlarında dizilmiş, hazırlanmış bir sayfa, pikacı yapılmış, o pikacın filmi çekiliyor ve o çekilen film leğende banyosu yapılıyor, elle götürülüp getirilerek banyosu yapılıyor.
00:42:16Bu şekilde zorluklar aşılarak bugünlere gelindi.
00:42:20Tabi orada cesaretin büyük önemi olduğu gibi bir de azmin de büyük önemi var.
00:42:27Bir de şu sözü de çok önemlidir, sık sık tekrarlarda yapılamayacak iş yoktur, yapamayacak adam vardır.
00:42:37Gazetesinin de çıkarmasındaki gayesi en büyük gayesi son 150 yıldır aslında batının peşine düşen bu milleti, düşürülen daha doğrusu birileri tarafından batıya batının peşine eklendirilmeye çalışılan bu milleti yeniden aslına döndürme mücadelesi ve bu milletin inançlarının tarihinin değerlerinin horlandığını örselendiğini çok iyi biliyordu.
00:43:01Gereksiz ithamlar, yaftalamalar yapılıyordu, aşağılanıyordu, iftiralar atılıyordu ellerindeki medya gücüyle ve Mustafa Karaysanoğlu kendi imkanlarında kıt kanaat arkasında hiçbir holding ve medya parasal güç olmadan tek başına çıktığı yolda işte bu haksızlıklara karşı, Müslümanlara karşı yapılan bu propagandalara karşı, dışlanmışlığa karşı, ötekileştirmeye karşı bir mücadeleyi seçmişti.
00:43:28Hesabı kitabı para kazanmak değildi, medya sektörüne yatırım yapmak Müslümanların zayıf olan bir taraftaki tahkimatını güçlendirmekti. Değilse para kazanmak olsaydı Mustafa Bey inanın şu anda 15-20 bin şubesi olan bir marketin sahibiydi.
00:43:49Bu aslında İslami kesim adına bir dönüm kırılma noktasıydı.
00:43:54O ilk yayınımızdan itibaren de sürekli biz ezen güçlerin, emperyal güçlerin karşısında dimdik durmayı hedefledik.
00:44:04Müslümanların zenci muamelesi gördüğü o zifiri karanlık istibdat döneminde hafızalara mıh gibi kazanan cesur manşetler atmaya başladı.
00:44:1528 Şubat sürecinden yıllar sonra ben bir yayınıma konuk etmiştim kendisini.
00:44:19Attığınız başlıklar bu eleştiriye ne diyorsunuz diye sormuştum kendisine.
00:44:24Tam tersine bakın demişti o dönemde ezik ve pısırık duranlara eleştirmemiz gerekiyor.
00:44:32Keşke herkes akit gibi daha dik dursaydı, bizi yalnız bırakmasaydı ve biz de keşke daha cesur ve daha sert başlıklar atsaydık demişti.
00:44:41Kompleksli Müslümanlardan hiç haz etmezdi.
00:44:45Yani işte birilerine yaranmak için çalışmak, birilerinin hoşuna gidecek başlık atmak falancı ürkü türmüyüz.
00:44:51Yani eğer elindeki bilgi belge doğruysa ve birilerine haksızlık yapılıyorsa, iftira atılıyorsa Mustafa Karasanoğlu'nu hiç kimse tutamazdı.
00:45:02Mesela ben bir ara ya bu şeyi değiştirsek mi biraz, yumuşatsak mı tarzına bazı noktalarda teklif ettiğim zaman bundan çok daha senin dediğin gibi yumuşak medya organları var zaten.
00:45:14Yani o zaman bizim varlık sebebimiz ne derdi?
00:45:17Biz İslam düşmanlarına karşı celalli ve şedid olmak zorundayız.
00:45:23Şedid olmak zorundayız, Kur'an-ı Kerim'in talebi bu.
00:45:26Hareketlerini başkalarının görüşlerine göre yönlendiren insanlar, şahsiyetlerini kaybeden insanlardır.
00:45:32Şahsiyetini yitiren insanlardan sadakat beklemek ise büyük bir ahmak, ahmaklıktır.
00:45:38İnsanların suret görünüşünü, ruhi görünüşünü tamamen aksettirebilseydi hayatta çok kimseler aldanmazdı.
00:45:4821 yaşında oluyor bunu yazdığında daha genç yaşta bile komplekse girmeyeceksin ve kendin olacaksın, kendi değerlerinle var olacaksın.
00:46:00Yıldızı alınmış gecelerin karanlığında iman öfkesinin tercümanlığını yapan vazgeçilmez bir başhat olmuştu artık.
00:46:09Usta kalem Hasan Karakaya, entelektüelliği ile dikkatleri üzerine toplayan Abdurrahman Dilipak ve Yalçın Turgut Balaban gibi yol arkadaşlarıyla layıkçı kesimin karşısına dikili vermişti Mustafa Kara Hasanoğlu.
00:46:25Ve demokrasinin rafa kalktığı, Müslümanlara akıl almaz zulümlerin yapıldığı o karanlık dönem.
00:46:381997'den 2002'ye dek devam eden karanlık yıllar.
00:46:46Polis ropları, başörtüsüne uzanan eller.
00:47:09Yardım! Yardım!
00:47:15İkna odaları.
00:47:16Başörtülü öğrencilerimizle yapılan görüşmeleri demin onun için söyledim. Kayda aldırıyor.
00:47:21Bu öğrencimiz bu belgeyi imzaladığına göre koşulları biliyor, düşünecek, erişkin bir insan olarak kararını verecek.
00:47:30Kur'an kursu baskınları.
00:47:32Üniversitelerde mütedeyyin genç kızların üzerine kabus gibi çöken kurucu radikal kemalist ideoloji.
00:47:46Yardım! Yardım!
00:48:02O kızlar hapishaneye gitti, iki kızdı.
00:48:04Her alanda dindarlara açılan topyekun savaş.
00:48:09Kalemi matkap gibi kullanıp ümmetin vicdanını kendi vicdanına taşıyıp haykırma zamanı bir kez daha gelmişti.
00:48:1828 Şubat sürecinde de özellikle başörtülü genç kızlara üniversite camiasında yapılan haksızlıklara karşı Akit gazetesi büyük bir görev üstlenmişti.
00:48:31Bazı kişiler Akit'in gereksiz yere olayı abarttığını iddia etmiş olsa bile bugün geldiğimiz süreçte o günkü zulmeden insanların da o zulümlere sahip çıkamaması da gösteriyor ki
00:48:45Akit gibi dik duran gazeteler daha çok olsaydı belki o zulüm süreci de daha kısa sürecekti.
00:48:53Çünkü bugünkü o siyasi partilerin biz o tarihte yanlış yaptık demeleri bunu 15 yıl sonra söyleyeceklerine belki de daha geniş bir basın sektörü tarafından eleştirildiklerinde 5 yıl sonra 6 yıl sonra gerçeği görebilirlerdi.
00:49:11Bırakın yazmayı nefes almanın zor olduğu o zifiri karanlık istibdat döneminde Cuntacılar'a her şeye rağmen manşetleriyle baş kaldırdı.
00:49:22Mustafa abinin gazetecilik yaptığı dönemlerde şeriat kelimesini kullanmak bile şey yani cesaret isteyen bir şey.
00:49:31Biz bazen dergiler falan çıkardık rahmetli daha sonraki dönemlerde Yalçınar abilerin falan çıkarttığı dergiler var Kadir Nusroğlu Bey'in Allah rahmet etsin çıkarttığı dergiler var.
00:49:44Bunlarda şeriat kelimesi geçerdi. Biz o dergileri hususen özellikle alırdık sırf içinde şeriat kelimesi geçiyor diye.
00:49:52Çünkü kullanamıyorsun bunları korkuyorsun böyle bir süreçtesin böyle bir dönemdesin.
00:49:56Mustafa abi öyle bir dönemde bir gazete liderliğinde Türkiye'de Müslümanların sessiz soluğu oldu.
00:50:0428 Şubat sürecinde herkesin kendisinden tir tir korktuğu Cuntacılar'a meydan okuyordu.
00:50:13Onların egolarına ve gasp ettikleri devlet gücüne manşetlerden cevap verip kibirlerini yerle bir ediyordu.
00:50:22O günlerde baş gösteren başörtü meselesi ve dindar insanlara yapılan kötü muamelelerde cephenin en önünde gazetesiyle karşılık veriyordu.
00:50:33Ama tüm bunların bir bedeli vardı.
00:50:36Gazetenin önüne el bombası konuluyor, binası Kaleşnikov'la taranıyordu.
00:50:47300 polis 6 saat süreyle gazetede arama dahi yapıyordu.
00:50:52Tüm bunlar yetmezmiş gibi gazete dağıtıcıları darp ediliyor, bununla da kalmayıp aboneye bırakılan gazeteler çalınıyordu.
00:51:09O dönemde sistematik bir yıldırma ve sindirme hareketi yürüttüler.
00:51:14Makamına gönderilen kişiler tarafından inanılmaz tehditler aldı.
00:51:20Şimdi şöyle oldu.
00:51:24Geldi iki vatandaş.
00:51:29Görüşmek istiyor dediler emniyetten.
00:51:33İyi dedim gelsinler.
00:51:35Geldi vatandaş.
00:51:37Daha oturur oturmaz dedi ki bu devlet kendi vakası için her şeyi göze alır.
00:51:45Bu bina çöker.
00:51:47Adamlarımla beraber dersen de altında kalırsın.
00:51:51Ben dedim ki devletin bekasını siz mi tehdit ediyorsunuz ben mi tehdit ediyorum.
00:52:00Bunu konuşalım.
00:52:02Eğer çıkın sokağın sorunlu insanlara aşırtı yasağını çıkarmakla devlet çok iyi yaptı diyorlarsa siz doğru yoldasınız.
00:52:15Ama en azından hafif bir tabirle ya devletimiz niye bizden uğraşıyor.
00:52:23Başka komünistlerle dinsizlerle devlet düşmanlarıyla uğraşsa diyorsa o zaman biz haklıyız.
00:52:34Şunu söyledi şu ana kadar biz sana bir şey yapmadıysak senin dış bağlantın yok.
00:52:42Millisin.
00:52:44Onun için herhangi bir müdahale yapılmadı sana.
00:52:48Takriben bir 20-25 dakika konuşmalar devam etti.
00:52:55Daha sonra bu şahıslar odadan biraz sinirli bir şekilde çıktılar.
00:53:01Ve aralarında şöyle bir cümle geçtiğine şahit oldum.
00:53:06Ya bu adam deli herhalde şeklinde bir ifadede bulundular ve devam ettiler.
00:53:12Hemen ben odaya girdim.
00:53:14Ne oldu abi dedim.
00:53:16Bunlar göndermişler dedi.
00:53:19Nereden göndermişler?
00:53:21İşte var oğlum 28 Şubat dedi.
00:53:23Daha sonra da abim hiç bir çekince göstermedi.
00:53:28Bir endişe yaşamadı.
00:53:30Nuri dedi biz yolumuza devam edeceğiz.
00:53:33Şeklinde bir anlayışa sahip çıktı.
00:53:37Ve burada bir kez daha kendisini takdir ettim.
00:53:39Kendisini takdir ettim.
00:53:41Acaba geri adım atmamıza vesile olur mu bu görüşüme?
00:53:45Şeklinde aklımdan bir soru işaretleri geçti.
00:53:48Ama elhamdülillah o da benim gibi hiçbir zaman bu yoldan dönmeyeceğini bir an bana anlattı.
00:53:55Şimdi bu cesarete sahip olan bir kişiden bahsediyoruz.
00:54:00Dolayısıyla gözünde hiç kimseyi büyük olarak görmeyen
00:54:05ve kendi cesaretine, kendi özgüvenine sahip bir kimlik Mustafa Karahasanoğlu.
00:54:13Kardeşi Ali İhsan Karahasanoğlu ile birlikte gözaltına alındıkları dahi oldu.
00:54:19Gazetenin yayını durduruldu. Bugün çıkmama ihtimalimiz var.
00:54:23Emniyete götürüldüler.
00:54:25Gazete Hikmet Çetin Kaya'nın hedef göstermesi üzerine.
00:54:29Ali İhsan Karahasanoğlu hakkında bir soruşturma bulunmadığı için serbest bıraktılar.
00:54:35Hikmet Çetin Kaya'nın hedef göstermesi ve ısrarlı yazılar üzerine emniyet ifademize başvurmak istedi.
00:54:42Ancak kendisi hakkında Cuma dergisinde kaleme aldığı disiplinsiz paşalar yazısı nedeniyle soruşturma açılmıştı.
00:54:50O soruşturmanın ardından açılan davada duruşmaya katılmadığı için hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarılmıştı.
00:54:58Nezarete attılar. Ertesi gün mahkemeye çıkardılar.
00:55:02Mahkemeye çıkarken basın yoluyla işlediği suçtan değil, karşılıksız çekten tutuklandığı şeklinde gerçek dışı bilgiler basına servis edildi.
00:55:13Bu iddianın hiç aslı yoktu. Maddi hata olmuş, yanlışlıkla ifade etmişiz dediler daha sonra.
00:55:24Her tehdit onu daha da cesaretlendirdi.
00:55:2728 Şubat döneminde çok tehdit alıyorduk. Telefon tehdidi oluyordu, gazete binası önünde, özellikle sol örgütler gelip bazı taşkınlıklarda bulunuyorlardı. Bunlar bizi çok etkilemiyordu.
00:55:4428 Şubat dönemindeki baskılara 312 Generalin açtığı dava sürecindeki tehditlere karşı hiç taviz vermedi.
00:55:53Davalar peş peşe gelmeye başladı. Yani abartı değil bu, günde 10 defa 10 kez tebligat aldığımız oluyordu.
00:56:05Ali İhsan davalara yetişemiyordu. Diğer gönüllü avukatlar vardı, takriben bunlar da 6-7 civarındaydı. Onlar da davalara müdahil oluyorlardı.
00:56:18Tabi bu davalar bizi yıldırmak içindi, korkutmak içindi. Ama biz hiçbir zaman korkmadık, yığmadık.
00:56:28Bellendiğiniz paşam manşeti çok ama çok konuşuldu.
00:56:32O bellendiğiniz paşam şeklinde manşetin arka planında da şu vardı, mutlaka bir kişi bir haksız yere zulmü vardır, bir açıklaması vardır, bir tehdidi vardır, ona cevap mahiyetinde atılan manşetler söz konusudur.
00:56:51Bir paşa o tarih itibariyle Mehmet Akif Ersoy'un anılma yıldönümü, o anma yıldönümünde dahi Mehmet Akif Ersoy için Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi şeklindeki o Çanakkale şehitlerindeki ifadesini alarak
00:57:13burada ya İstiklal Marşı'nın şairi olan Mehmet Akif Ersoy bile o gerici kafadandır.
00:57:22Gelip gelip Çanakkale şehitleriyle Hazreti Peygamber'in aslanlarını kıyaslayarak onların yanında Çanakkale şehitlerini daha düşük bir seviyede gösteriyor gibi bir anlatımda bulunmuştu.
00:57:38Ve sonrasında da bugün de Mehmet Akif Ersoy'un devamında siyasiler var, işte basın sektöründe insanlar var, biz bunları belliyoruz demişti.
00:57:50Ertesi günkü Akit Gazetesi'nin manşeti Bellendiniz Paşam şeklinde çıktı.
00:57:56Siz Mehmet Akif Ersoy'a, İstiklal Marşı'nın şairi olan bir insana bile vatan sevgisine sahip olan Mehmet Akif Ersoy'a siz onun devamında onun izinden giden insanlara bellendiniz derseniz biz de faturasını öderiz.
00:58:14Ne denilirse, ne karşılık olursa, hangi dava olursa biz onları göğüsleriz düşüncesiyle bellendiniz paşam diye Akit Gazetesi manşetini atmıştı.
00:58:25İNTRO
00:58:34Kamuoyu ve kendisine düşmanlık edenler hep bir ağızdan o soruyu soruyordu.
00:58:40Bu adam kim? Arkasında kim var? Bu cesareti nereden alıyordu?
00:58:46Zaman zaman bazı arkadaşlar ya biz sizi tanımasak, siz bir yerlerin gazetemizsiniz diye bizi sorguluyorlardı.
00:58:56Nereden alıyorsunuz bu gücü? Efendim şu örgüt mü var, şu devlet mi var, derin devlet mi var şeklinde bizi sorguluyorlardı.
00:59:07Tabi biz gücümüzü Cenab-ı Allah'tan alıyorduk.
00:59:11Orada gelen belki de kalbur üstü insanlarla bire bir teması oluyor Mustafa Karasanoğlu'nun.
00:59:18Kendisi küçücük bir çocuk ama onları görüyor, onların tarzlarını, hayat şekillerini görüyor ve buna göre de kendisinin bilinç altında bir adeta eziklik duymama
00:59:32ki onu Müslümanlık şuuruyla da birleştirerek hayata hakim kılmaya çalışıyor, eziklik duymuyor.
00:59:40Ve onun içindir ki bize sürekli şunu söylerdi, bir dava açıldığı zaman 312 general davası açılmış.
00:59:48Abi ya bu dava çok büyük kapsamlı bir dava, avukatı da çok arkası güçlü birisi.
00:59:56Galiba burada biraz biz zorlanacağız dediğim zaman baş versen onları.
01:00:02Onların hepsinin içi boştur, koftur onlar diye bana bire bir anlatımları var.
01:00:09Ben hukukçuyum, o mühendis, gazeteci ama o bana adeta hukuku öğreterek diyor ki sen o kişilerin öyle prof murof olduğuna, general vesaire olduklarına bakma.
01:00:24Onların arkası boştur, koftur onların işleri.
01:00:28Haksızlık eden insanların aslında içlerinin boş olduğunu, kof olduğunu ve bizim onlara karşı bir eziklik hissine kapılmamamız gerektiğini sürekli tekrarlardı.
01:00:42Belki çocukluk yıllarından ileriye doğru gelerek onun o cesaretini anlamlandırabiliriz.
01:00:49Deli cesareti diyebiliriz, yani birileri cesaretine deli cesareti diyebilirdi.
01:00:56Öyle bir cesareti vardı.
01:00:58Mustafa Karahasanoğlu'na göre Allah'ın dediği olur.
01:01:02Kaderden öte, yazgıdan öte, nasipten öte yol yoktu.
01:01:07Cesurdu ve hakta kuvvet olduğuna, iman varsa imkanın olduğuna inanıyordu.
01:01:14Yani şuyum yok, buyum yok, efendim kameram yok, dizgi makinem yok vesaire şeklinde bahaneleri boş ver.
01:01:23Herhangi bir bahane üretmeye ihtiyacın yok.
01:01:27Eğer imanın varsa senin imkanın da vardır.
01:01:31İmkanın tamamı imanından gelir derdi.
01:01:35Gazeteyi daha doğrusu fikirleri cezalarla susturma planı da tutmadı.
01:01:40Çalışanlar ne kadar sorgulandı, hiçbir şey bulunamadı, gidin emniyetten alın.
01:01:44Karahasanoğlu rüzgarı Alman devletini dahi meşgul etmeye başlamıştı.
01:01:49Gazetenin Almanya baskısı ise Alman İçişleri Bakanı'nın mahkeme kararı olmadan verdiği yasaklama talimatıyla engellenmişti.
01:01:59Bu süreçte ailesinden de bedeller ödeyenler oldu.
01:02:03Ailemizden mesela askerde çok ciddi problem yaşayanlar oldu o dönemde.
01:02:08Mobik uygulandı, farklı şeyler yaşandı yani o zaman.
01:02:12Askerliğinin uzaması gibi falan bu problemler yaşandı evet.
01:02:15Cennet ülkesine yürüyenleri yüreklendirecek manşetleri atmaktan asla geri kalmayan Karahasanoğlu bu süreçten alnının akıyla çıktı.
01:02:273 Kasım 2002'de Recep Tayyip Erdoğan tarafından göreve gelen hükümet tüm zorluklara rağmen Müslümanların önündeki engelleri kademeli olarak bir bir kaldırdı.
01:02:41Müslümanların en büyük arzusu Ayasofya Hülyası dahi gerçekleşmişti.
01:02:46Şimdi Ayasofya Mustafa Ağabey'in tüm İslamcıların, Müslümanların, dinlerlerin olduğu gibi onun da büyük bir kızıl elmasıydı, büyük bir hayaliydi aslında.
01:02:53Mustafa Ağabey bu sembol olan Ayasofya'nın açılmasını gördü, görmek nasip oldu.
01:02:59Bundan çok sevinç duydu.
01:03:01Ben onun bu meseleyi gözyaşlarıyla karşıladığını, izlediğini biliyorum.
01:03:06Mesela o açılışa katılmayı çok arzu etti ama ağır hasta olduğu için katılamadı.
01:03:10Ve kendisiyle daha sonra kısa da olsa bir görüşmemiz oldu.
01:03:17Hakikaten çok çok mutluydu, inanılmaz bir mutluydu.
01:03:20Yani bir çocuk gibi seviniyordu Ayasofya'nın.
01:03:22Çünkü hayatının tüm merhalelerinde büyük bir hayaliydi Ayasofya'nın açılması.
01:03:28Ve bunu görmek nasip oldu.
01:03:30Bir diğeri Taksim'e camiydi.
01:03:32Yani Taksim'e camiydi Türkiye'de çünkü bunlar sembolik meseleler.
01:03:36Yani Mustafa Ağabey aslında şunu söyleyebiliriz, hayatı boyunca mücadelesini verdiği Ayasofya'nın açılması,
01:03:44Taksim'e caminin yapılması, başörtüsü hürriyeti, İmam Hatip Lisesi mezundan askeri okullara girebilmesi,
01:03:51Kur'an kursundaki yasakların kaldırılması, birçok noktadaki hayalinin gerçeğe dönüştüğünü gördü çok şükür.
01:03:58Bunda şüphesiz Kara Hasanoğlu'nun emeği çok ama çok fazlaydı.
01:04:03Bugün bu ülkede bazı kolaylıklar varsa, başörtüsü konusunda, ibadetin tüm yönleri konusunda,
01:04:14bunlarda Mustafa Ağabey'in de bir katkısı var, büyük bir mücadelesi var.
01:04:22Yani bugün rahatça yaşıyorsak, Mustafa Ağabey'i ve onun gibilere borçluyuz.
01:04:28O nedenle inşallah bize hakkını helal etmiştir.
01:04:32Mustafa Ağabey'in başarısını sadece dergi de şunu da bunu da tek başına değil,
01:04:38üç kardeşin çok ahenkli bir anlaşmasından da ileri geldiğinden hiç şüphe yoktur.
01:04:44Bu işi ailece fedai adamlar bunlar, babadan başlıyor yani fedailik.
01:04:51Babadan beri böyle, bir de İslami yapıda son derece sıkı bir yapıları var yani.
01:05:0017-25-2013 yargı ve 15 Temmuz-2016 darbe girişimlerinde doğru olan safı seçip FETÖ'ye geçit vermedi.
01:05:21İNTRO
01:05:382020 yılında önce Çin'de ortaya çıkan,
01:05:42akabinde tüm dünyaya yayılan COVID-19 salgını Mustafa Karahasanoğlu'nu da pençesine aldı.
01:05:49Yanlış ilaç vermişler bana dedi.
01:05:52En önce ilk gittiği doktor yanlış ilaç vermişler dedi.
01:05:57Mikrop kapmışım dedi.
01:05:59Geçecek dedi.
01:06:01Zaten yorgun düşmüş vücudu bu amansız hastalıkla bitkin düştü.
01:06:07Mutayal kardeşlerim hepimiz dünya hayatının geçici olduğunu biliyoruz.
01:06:16Onun için bu hayatta onun rızasına uygun şekilde hayatımızı sürdürmeyi ve tamamlamayı düşünmemiz gerekiyor.
01:06:29Cenab-ı Hak hepimizi sağlık, sıhhat, afiyet, her şeyin başında iman üzere yaşamayı ve hayatımızı tamamlamayı nasip etsin.
01:06:44Direndi, iyileşti. Ancak sonrası süreçte sağlık sorunları baş gösterdi.
01:07:00Ve o kara gün.
01:07:0212 Ağustos'u 13 Ağustos'a bağlayan gece tedavi gördüğü hastanede 74 yaşında Hakk'a yürüdü.
01:07:14Rıfat'ı soracaksınız. Telefon açtım konuşamadım. Konuşamadım.
01:07:19Acı haber çok kısa sürede duyuldu.
01:07:23Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve diğerleri.
01:07:29Taziye mesajları yağmur gibi yağmaya başlamıştı.
01:07:33Kara Hasanoğlu'nun naaşı önce hastaneden evine götürüldü.
01:07:39Helallik alındı.
01:07:41Maddi manevi, dünyevi, uhrevi, ahirete irtihar olan özellikle kul haklarınıza helal ediniz.
01:07:51Lütfen helal ediniz. Allah rızası için canı gönülden helal ediniz.
01:07:58Dava arkadaşları Kara Hasanoğlu için son görevlerini yapıyor, cenazesini çalıştığı akit medya binasına getiriyordu.
01:08:09İlk tören burada düzenleniyordu.
01:08:13Yakınları, mesai arkadaşları, dostları, meslektaşları konuşmak için kürsüye geliyor.
01:08:21Ancak kelimeler boğazlara düğümleniyor, gözyaşları sel oluyordu.
01:08:27Ben hem bir ağabeyi hem belki bir babayı kaybettim.
01:08:3360 yaşındayım. 60 yıl boyunca ben hem bir ağabeylik, hem iş birlikteliği, hem ideal birlikteliği,
01:08:45dava birlikteliği, din, iman birlikteliği yaptığım bir ağabeyi kaybettim.
01:08:51İnananların yüz akığı sloganıyla bir yola çıktık.
01:08:56Bir paşa dindar insanlara hakaret ettiği zaman yayın kurulu toplandı.
01:09:05Manşet şuydu, o paşa biz bunları belliyoruz demişti.
01:09:1128 Şubat'ın en sert günleriydi.
01:09:16Ağabeyim beni çağırdı, söyle bakalım hukukçu dedi, bunda bir şey var mı dedi.
01:09:24Ağabey yapma, bellendiğiniz paşa yerine, bellendiğiniz paşam diyelim, birazcık hafifletelim dedim.
01:09:35Ondaki cesaret bende yoktu.
01:09:38Onun için peki senin dediğin olsun dedi, çünkü sen gidip savunacaksın.
01:09:44Ve biz o gün manşeti, belki ağabeyimin yayın kurulunun kararı gereği,
01:09:51bellendiğiniz paşa şeklinde çok daha cesur bir şekilde atacakken,
01:09:56belki benim korkaklığım veya onun cesareti kadar cesur olamadığım için,
01:10:03bellendiğiniz paşam diye çıktık.
01:10:06Affet ağabey, affet, hiçbir şey kaybetmezdik.
01:10:11Belki senin cesaretin çok daha kısa sürede o yanlışları, o zulümleri sona erdirirdi.
01:10:21Babam bilerek kimseye farkını hiç vermedi.
01:10:25Bilmeyerek hakkımda geçtiyse de haklarımıza helal edin.
01:10:30Gazete babamın başka bir çocuğuydu.
01:10:33Bizim vakit ayırdığı kadar gazeteye de vakit ayırdı.
01:10:36Değerli ağabeyim Mustafa Karahasanoğlu, Üstad Necip Fazıl'ın zaman zaman dörtlüklerini dile getirirdi.
01:10:45O dörtlükler şöyleydi.
01:10:48Ölüm, güzel şey, budur perde ardından haber.
01:10:54Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?
01:10:58Öleceğiz, öleceğiz, müjdeler olsun, müjdeler olsun.
01:11:05Ölümü de öldüren Rabb'e secdeler olsun diye zaman zaman bu dörtlükleri dile getiriyordu.
01:11:14Korkmuyordu.
01:11:16Zaman zaman bize nasihatlerinde korkaklardan gazeteci olmaz.
01:11:22Cesaretiniz yoksa gazetecilik yapmayın.
01:11:26Beyninizi, kaleminizi kiraya verecekseniz başka bir meslek seçin derdi.
01:11:33Bu şekilde belki gazeteciliğin de onurunu korumuş oluyordu.
01:11:39Tabut omuzlandı, Fatih Camii'ne götürüldü.
01:11:43Mahşeri bir kalabalık vardı.
01:11:46Devletin zirvesi de cenazedeydi.
01:11:50On binlerce okuruyla birlikte ailesi, akit medya grubu çalışanları,
01:11:56Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay,
01:11:59Meclis Eski Başkanı İsmail Kahraman,
01:12:02AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş,
01:12:05Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun,
01:12:09siyaset ve medya dünyasından çok sayıda isim onu son yolculuğuna uğurluyordu.
01:12:17Cenaze namazı kılındı.
01:12:20Karahasanoğlu'nun tabutu omuzlara alındı.
01:12:24Bu sırada namaza katılanlardan tekbir sesleri yükseliyordu.
01:12:30Karahasanoğlu cenaze namazının ardından Edirnekapı şehitliğinde toprağa veriliyordu.
01:12:38Cumhurbaşkanı Başdanlaşmanlarından Yalçın Topçu Bey, o bana anlattı.
01:12:44Mustafa Ağabeyin, tabi bunları taziyede şey yaptılar, vefatından sonra.
01:12:49Çok mübarek bir insan.
01:12:51Niye dedim Yalçın Bey.
01:12:53Ya dedi ben o dönemde işte parti başkanıydık, işte konumumuz vardı,
01:12:57efendim koltuğumuz vardı, şu vardı bu.
01:13:00Günde 5, 10, 15 kişi arardı.
01:13:04Biz o dönem işte partiden falan ayrılınca dedi,
01:13:08bir boşluğa düştüm ben dedi.
01:13:10Ne arayan var, ne soran var.
01:13:13Ağabeyim bir gün beni aradı.
01:13:15Yalçın dedi, aç mısın, tok musun, ne yaparsın, ne işin var?
01:13:22Evet dedi.
01:13:23Bana o dönemde dedi, bir tek Mustafa Ağabey aradı dedi.
01:13:29O yüzden gerçekten bir kez daha takdir ettim onu dedi.
01:13:34Akit Medya, hem kurucusunu, kardeşini, hem dostunu,
01:13:38hem arkadaşını cesur yüreğine kaybetmişti.
01:13:43O, temel yapının taşlarını döşeyen fikir işçilerindendi.
01:13:48Yani Mustafa Ağabey burada bir ihlas ve cihat.
01:13:50O, cebini değil cephesini düşünüyordu.
01:13:54Ümmetin sesi, mümin yüreklerin nefesiydi.
01:14:00Kaypak yürekli, kem sözlü, iki yüzlü insanlara geçit vermeyen,
01:14:05geçimli bir insandı.
01:14:07Yüreksizlerin karşısında kendi yüreğine inanmış bir mümin-i mert idi.
01:14:15Hak ve hakikat için yaşıyordu.
01:14:19Kah türrical devrinin rical abidesiydi.
01:14:25Saniyelik sevgilere, dakikalık sözlere, saatlik tevazulara,
01:14:31günlük inançlara, gecelik sevdalara,
01:14:35sabahlık gülüşlere aldırmadan ve aldanmadan
01:14:39hep istikamet ve istikrar sahibi oldu.
01:14:44Irak gönüllerin uçurumuna sevgiden köprüler kuruyordu.
01:14:50Dostlara bir tepşir nüktesi uzatırken, düşmana da bin ok fırlatıyordu Mustafa Kara Hasanoğlu.
01:14:58Ne zaman bir derdim olsa yanımdaydı.
01:15:01Yalnız ben değil bütün arkadaşlarımla böyleydi o.
01:15:05Ben onu ayda bir, on beş günde bir, en geç ayda bir arardım.
01:15:09Aramadığım zaman o beni arardı.
01:15:11Ne oldu sen arardın diye.
01:15:13Cemre olup kendisini bekleyen gönüllere düşüyordu.
01:15:17Rabbani davanın şafağını beklerken şakaklarına ak düştü.
01:15:23Ömür sayfalarını inandığı dava yolunda bölüştü.
01:15:29Emri bil ma'ruf, neyhi anil münker yapmayı şiar edinmişti.
01:15:35Mustafa, İslam fedaisi, Türk milletinin fedaisi.
01:15:42Yani ailece, annesine çok az tanıdım.
01:15:48Babasından çok arkadaşlık yaptım.
01:15:51İslam'ı yaşayan insanlar, milliyetçi, mukaddesatçı, devletine, milletine feda olmuş.
01:15:59Zaten babası ölüsünü bana verirsen ver, vermezsen helal olsun sana demişler.
01:16:06Yani o şekilde evlatları verdi, devlete hizmet ettik.
01:16:09Yokluğunu kabullenmek kolay olmadı.
01:16:12En çok neyi mi özlediniz?
01:16:14Herhalde kızmasını.
01:16:15Rabbin helal haram çizgileri üzerinde belirginleşmiş, gayretullaha dokunacak şeylere yaklaşmaktan bir kuş kadar ürken abid insan.
01:16:27Müslümanlara müşfik, zalimlere şedid.
01:16:31Mustafa abim acıkmaz, yorulmaz, işten kaçmaz bir şahsiyetti.
01:16:41Hakkı korur, hakkı tutar ve hakkı kaldırırdı.
01:16:48Allah'tan kendisine bir kez daha rahmet diliyor.
01:16:51O sadece iyi bir medya patronu ya da gazeteci değil, iyi bir eş, iyi bir babaydı.
01:16:59Babam tam bir babaydı yani öyle söyleyeyim.
01:17:02Hep her oturduğumuzda yeni bir şey öğrenirdik.
01:17:06Yani sadece evde değil aslında dışarıda da gelenlere hep bir şeyler, tecrübesinden bir şey aktarmaya çalışan, hep bir şeyler vermeye çalışan birisiydi.
01:17:15İşte nasihati verir, kıssalar anlatır böyle güzel.
01:17:19Hep bir şeyler vermeye çalışırdı yani.
01:17:22Evde de hani bu kadar yoğunluğuna rağmen aslında elinden geldiğince bize vakit ayıran, aileye çok önem veren birisiydi.
01:17:33Artık geride sadece anılar kaldı.
01:17:36Yani babamla mezarlığa giderdik, dedemin mezarlığına.
01:17:41Orada şimdi dedemin mezarı ile babamın şu anki mezarlığı aynı yerde, yan yana.
01:17:48Şey derdi, onu hiç unutamıyorum, özellikle babam vefat ettikten sonra.
01:17:54İşte ben sürekli geliyorum babama, her hafta giderdi dedemin mezarlığına.
01:17:59Siz de benimkine gelecek misiniz acaba derdi.
01:18:02Geliriz tabi baba diyordum.
01:18:05İşte gitmeye çalışıyoruz, evet onu hep hatırlıyorum yani söylerdi.

Önerilen