Anas Bourak - MEÂRİC SURES - İçinizi Ferahlatacak Tilavet - 4K
MEÂRİC Suresi Kuran Meali
سَأَلَ سَائِلٌ بِعَذَابٍ وَاقِعٍ ﴿١﴾
70/MEÂRİC-1 (Meâlleri Kıyasla): Seele sâilun bi azâbin vâkıın.
Talep sahibi birisi, vuku bulacak vakayı (azabı) istedi.
لِّلْكَافِرينَ لَيْسَ لَهُ دَافِعٌ ﴿٢﴾
70/MEÂRİC-2 (Meâlleri Kıyasla): Lil kâfirîne leyse lehu dâfiun.
Kâfirler için, onu geri çevirecek kimse yoktur.
مِّنَ اللَّهِ ذِي الْمَعَارِجِ ﴿٣﴾
70/MEÂRİC-3 (Meâlleri Kıyasla): Minallâhi zîl meâric(meârici).
(O azap), mearic (yüksekliklerin, yüksek derecelerin) sahibi Allah tarafındandır.
تَعْرُجُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ إِلَيْهِ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ ﴿٤﴾
70/MEÂRİC-4 (Meâlleri Kıyasla): Ta'rucul melâiketu ver rûhu ileyhi fî yevmin kâne mikdaruhu hamsîne elfe senetin.
Melekler ve ruh, O’na, süresi elli bin yıl olan bir günde yükselir.
فَاصْبِرْ صَبْرًا جَمِيلًا ﴿٥﴾
70/MEÂRİC-5 (Meâlleri Kıyasla): Fasbir sabran cemîlâ(cemîlen).
Artık güzel bir sabırla sabret.
إِنَّهُمْ يَرَوْنَهُ بَعِيدًا ﴿٦﴾
70/MEÂRİC-6 (Meâlleri Kıyasla): İnnehum yeravnehu baîdâ(baîden).
Muhakkak ki onlar, onu (kâfirler için vuku bulacak azabı), uzak (bir ihtimal) olarak görüyorlar.
وَنَرَاهُ قَرِيبًا ﴿٧﴾
70/MEÂRİC-7 (Meâlleri Kıyasla): Ve nerâhu karîbâ(karîben).
Ve Biz, onu yakın olarak görüyoruz.
يَوْمَ تَكُونُ السَّمَاء كَالْمُهْلِ ﴿٨﴾
70/MEÂRİC-8 (Meâlleri Kıyasla): Yevme tekûnus semâu kel muhli.
O gün (azap günü) gökyüzü, erimiş maden gibi olacak.
وَتَكُونُ الْجِبَالُ كَالْعِهْنِ ﴿٩﴾
70/MEÂRİC-9 (Meâlleri Kıyasla): Ve tekûnul cibâlu kel ıhni.
Ve dağlar (atılmış) rengârenk yün parçaları gibi olacak.
وَلَا يَسْأَلُ حَمِيمٌ حَمِيمًا ﴿١٠﴾
70/MEÂRİC-10 (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ yes’elu hamîmun hamîmâ(hamîmen).
Ve (o gün) hiçbir dost, başka bir dostu sormaz.
يُبَصَّرُونَهُمْ يَوَدُّ الْمُجْرِمُ لَوْ يَفْتَدِي مِنْ عَذَابِ يَوْمِئِذٍ بِبَنِيهِ ﴿١١﴾
70/MEÂRİC-11 (Meâlleri Kıyasla): Yubassarûnehum yeveddul mucrimu lev yeftedî min azâbi yevmi izin bi benîhi.
Onlar birbirlerine gösterilirler, günahkâr olan izin günü, azaptan kurtulmak için, oğullarını fidye olarak verebilmeyi temenni eder.
وَصَاحِبَتِهِ وَأَخِيهِ ﴿١٢﴾
70/MEÂRİC-12 (Meâlleri Kıyasla): Ve sâhıbetihî ve ahîhi.
Kendi eşini ve kardeşini.
وَفَصِيلَتِهِ الَّتِي تُؤْويهِ ﴿١٣﴾
70/MEÂRİC-13 (Meâlleri Kıyasla): Ve fasîletihilletî tu’vîhi.
Ve kendisini barındıran aşiretini.
وَمَن فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا ثُمَّ يُنجِيهِ ﴿١٤﴾
70/MEÂRİC-14 (Meâlleri Kıyasla): Ve men fîl ardı cemî’an summe yuncîhi.
Ve yeryüzünde kim varsa hepsini (versin de), sonra kendisini kurtarsın.
كَلَّا إِنَّهَا لَظَى ﴿١٥﴾
70/MEÂRİC-15 (Meâlleri Kıyasla): Kellâ, innehâ lezâ.
Hayır, asla! Muhakkak ki o (kurtulmak istediği), alev alev yanan ateştir.
نَزَّاعَةً لِّلشَّوَى ﴿١٦﴾
70/MEÂRİC-16 (Meâlleri Kıyasla): Nezzâaten liş şevâ.
(O ateş), baş derisini yakıp kavurucudur.
تَدْعُو مَنْ أَدْبَرَ وَتَوَلَّى ﴿١٧﴾
70/MEÂRİC-17 (Meâlleri Kıyasla): Ted’û men edbera ve tevellâ.
Kim arkasını döner ve (îmândan) yüz çevirirse onu çağırır.
وَجَمَعَ فَأَوْعَى ﴿١٨﴾
7
MEÂRİC Suresi Kuran Meali
سَأَلَ سَائِلٌ بِعَذَابٍ وَاقِعٍ ﴿١﴾
70/MEÂRİC-1 (Meâlleri Kıyasla): Seele sâilun bi azâbin vâkıın.
Talep sahibi birisi, vuku bulacak vakayı (azabı) istedi.
لِّلْكَافِرينَ لَيْسَ لَهُ دَافِعٌ ﴿٢﴾
70/MEÂRİC-2 (Meâlleri Kıyasla): Lil kâfirîne leyse lehu dâfiun.
Kâfirler için, onu geri çevirecek kimse yoktur.
مِّنَ اللَّهِ ذِي الْمَعَارِجِ ﴿٣﴾
70/MEÂRİC-3 (Meâlleri Kıyasla): Minallâhi zîl meâric(meârici).
(O azap), mearic (yüksekliklerin, yüksek derecelerin) sahibi Allah tarafındandır.
تَعْرُجُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ إِلَيْهِ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ ﴿٤﴾
70/MEÂRİC-4 (Meâlleri Kıyasla): Ta'rucul melâiketu ver rûhu ileyhi fî yevmin kâne mikdaruhu hamsîne elfe senetin.
Melekler ve ruh, O’na, süresi elli bin yıl olan bir günde yükselir.
فَاصْبِرْ صَبْرًا جَمِيلًا ﴿٥﴾
70/MEÂRİC-5 (Meâlleri Kıyasla): Fasbir sabran cemîlâ(cemîlen).
Artık güzel bir sabırla sabret.
إِنَّهُمْ يَرَوْنَهُ بَعِيدًا ﴿٦﴾
70/MEÂRİC-6 (Meâlleri Kıyasla): İnnehum yeravnehu baîdâ(baîden).
Muhakkak ki onlar, onu (kâfirler için vuku bulacak azabı), uzak (bir ihtimal) olarak görüyorlar.
وَنَرَاهُ قَرِيبًا ﴿٧﴾
70/MEÂRİC-7 (Meâlleri Kıyasla): Ve nerâhu karîbâ(karîben).
Ve Biz, onu yakın olarak görüyoruz.
يَوْمَ تَكُونُ السَّمَاء كَالْمُهْلِ ﴿٨﴾
70/MEÂRİC-8 (Meâlleri Kıyasla): Yevme tekûnus semâu kel muhli.
O gün (azap günü) gökyüzü, erimiş maden gibi olacak.
وَتَكُونُ الْجِبَالُ كَالْعِهْنِ ﴿٩﴾
70/MEÂRİC-9 (Meâlleri Kıyasla): Ve tekûnul cibâlu kel ıhni.
Ve dağlar (atılmış) rengârenk yün parçaları gibi olacak.
وَلَا يَسْأَلُ حَمِيمٌ حَمِيمًا ﴿١٠﴾
70/MEÂRİC-10 (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ yes’elu hamîmun hamîmâ(hamîmen).
Ve (o gün) hiçbir dost, başka bir dostu sormaz.
يُبَصَّرُونَهُمْ يَوَدُّ الْمُجْرِمُ لَوْ يَفْتَدِي مِنْ عَذَابِ يَوْمِئِذٍ بِبَنِيهِ ﴿١١﴾
70/MEÂRİC-11 (Meâlleri Kıyasla): Yubassarûnehum yeveddul mucrimu lev yeftedî min azâbi yevmi izin bi benîhi.
Onlar birbirlerine gösterilirler, günahkâr olan izin günü, azaptan kurtulmak için, oğullarını fidye olarak verebilmeyi temenni eder.
وَصَاحِبَتِهِ وَأَخِيهِ ﴿١٢﴾
70/MEÂRİC-12 (Meâlleri Kıyasla): Ve sâhıbetihî ve ahîhi.
Kendi eşini ve kardeşini.
وَفَصِيلَتِهِ الَّتِي تُؤْويهِ ﴿١٣﴾
70/MEÂRİC-13 (Meâlleri Kıyasla): Ve fasîletihilletî tu’vîhi.
Ve kendisini barındıran aşiretini.
وَمَن فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا ثُمَّ يُنجِيهِ ﴿١٤﴾
70/MEÂRİC-14 (Meâlleri Kıyasla): Ve men fîl ardı cemî’an summe yuncîhi.
Ve yeryüzünde kim varsa hepsini (versin de), sonra kendisini kurtarsın.
كَلَّا إِنَّهَا لَظَى ﴿١٥﴾
70/MEÂRİC-15 (Meâlleri Kıyasla): Kellâ, innehâ lezâ.
Hayır, asla! Muhakkak ki o (kurtulmak istediği), alev alev yanan ateştir.
نَزَّاعَةً لِّلشَّوَى ﴿١٦﴾
70/MEÂRİC-16 (Meâlleri Kıyasla): Nezzâaten liş şevâ.
(O ateş), baş derisini yakıp kavurucudur.
تَدْعُو مَنْ أَدْبَرَ وَتَوَلَّى ﴿١٧﴾
70/MEÂRİC-17 (Meâlleri Kıyasla): Ted’û men edbera ve tevellâ.
Kim arkasını döner ve (îmândan) yüz çevirirse onu çağırır.
وَجَمَعَ فَأَوْعَى ﴿١٨﴾
7
Category
📚
Öğrenme